9. Hukuk Dairesi 2015/35560 E. , 2016/1690 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverenince haksız olarak İş Kanunu"nun 24/5 maddesi"ne dayanarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının mazeretsiz devamsızlık yapmasın nedeniyle haklı nedenle feshettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilmesi için davanın açıklığı tarihte davaya konu alacağın miktarının tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiğini, isçilik alacaklarının ne şekilde hesaplanacağının 1475 sayılı ve 4857 sayılı Yasa"larda ayrıntılı ve açıkça yazılı olduğundan davacının çalışına süresi ve ücret seviyesi üzerinden hesaplanabileceğinden davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar olmadığını bunu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davanın türünün ne olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Belirsiz alacak davası 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen ve alacaklıya bazı avantajlar sağlayan yeni bir dava türüdür. Sözü edilen hükme göre "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirleyememesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir". Şu hale göre davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir.
Aynı kanunun dava ve karar tarihinde yürürlükte olan 2. fıkrası dahil, kısmi dava ile ilgili 109. Maddesine göre ise;
“(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.(Ki bu fıkra dava tarihinden sonra kaldırılmıştır. 11.04.2015 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 6644 sayılı kanun ile)
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez”.
Davacının, alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya kısmî dava denir. Davacının kısmî dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği hukukî ilişkiden doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini (dava ettiğini) açıkça bildirmelidir. Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava (kısmî dava değil) tam dava sayılır.
6100 sayılı HMK. 119/1.ğ maddesi uyarınca “Dava dilekçesinin talep sonucu (netice talep; istem sonucu) bölümünde davacı, neye karar verilmesini (davalının neye mahkûm edilmesini) istiyorsa onu (açık bir şekilde) yazıp belirtmelidir”.
Talep sonucunun açık şekilde belirtilmesi ve yazılması ile mahkemenin ve uyuşmazlığa bakacak hakimin karar vermesi kolaylaştırılacaktır. En önemlisi mahkemece;
1) Davanın türü saptanacaktır.
2)Davanın kabulü halinde, mahkeme talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak kararına yazabilecektir.(Md. 297/1.ç).
3) Talep edilenden, fazlasına karar verilemeyecektir(Md. 26). Bu nedenle davacı, nelerin hüküm altına alınmasını (davalının neye mahkûm edilmesini) istediğini, açık ve noksansız bir şekilde dava dilekçesinin talep sonucu (netice-i talep) bölümünde bildirmelidir.
Talep sonucu açık değilse, mahkeme, davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır(Md. 31 Hakimin aydınlatma görevi).
Somut uyuşmazlıkta, dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ve özellikle davacının dava dilekçesi nazara alındığında davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve alacaklarınının hesaplanması taraflar arasında ihtilaf konusudur. Davacının talep sonucuna göre kısnmi dava açtığı açıktır. Dava tarihinde yürülükte olan, ancak dava sırasında kaldırılması nedeni ile alacağın belirli olmasının kısmi dava açılması önünde engel oluşturmayan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 109/2 maddesi ile kısmi davanın talep konusu miktarların taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. Davacının talepleri tartışmalı olup, açıkça belirli değildir. Açıklanan nedenlerle davacının dava dilekçesindeki talepleri irdelendiğinde kısmi dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece Mahkemesince davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile dava kısmi dava olduğu halde davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.