9. Ceza Dairesi 2020/1149 E. , 2020/62 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : TCK"nın 241/1, 62/1, 52/2-4, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık ...’dan faiz karşılığı ödünç para aldığı iddia edilen ...’ın tefecilik suçunun zarar göreni olduğu anlaşılmakla; CMK"nın 260/1. maddesine göre kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve vekilinin hükmü 07/03/2014 havale tarihli dilekçe ile temyiz etmesi karşısında, mahkemenin hukuki değerden yoksun nitelikteki katılma isteminin reddine ilişkin 25/11/2013 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve aynı Yasanın 237/2. maddesi gereğince davaya katılmasına karar verildikten sonra;
1- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede ;
Sanığın hükümden sonra 25/01/2016 tarihinde öldüğü UYAP sisteminden temin edilen nüfus kaydından anlaşıldığından, bu husus mahallinde araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA
2- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede ;
a) Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün ve 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK"nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; dosya içerisinde bulunan iddianame ve gerekçeli karar suretine göre sanık hakkında aynı suçtan Salihli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/380 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığı ve sanık hakkında TCK’nın 241, 62, 51, 52/4, 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 3000 TL adli para cezasına mahkumiyetine ve hapis cezasının ertelenmesine karar verildiği anlaşılmakla, söz konusu davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, kesinleşmiş ise onaylı örneği getirtilerek incelenmesi sonrasında suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de ;
b) Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
c) TCK"nın 62/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken indirim oranının gösterilmemesi,
d) Katılan ..."in beyanları ile faizle borç para verme eyleminin 2009 yılı içerisinde gerçekleştiği anlaşıldığından, 2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2013 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, katılan ... vekilinin ve sanık ...’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 04/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.