Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/110 Esas 2018/4453 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/110
Karar No: 2018/4453
Karar Tarihi: 02.07.2018

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/110 Esas 2018/4453 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, kendi adına tescil edilen bir taşınmaz ile davalının adına tescil edilen taşınmaz arasındaki sınırın yanlış tespit edildiğini ve ortak duvarın davalıya ait taşınmaz içerisinde kaldığını iddia ederek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi yanlış olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanunlar: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 31 ve diğer ilgili kanunlar.
16. Hukuk Dairesi         2016/110 E.  ,  2018/4453 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    ... sonucu ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 280 ada 10 parsel sayılı 69,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir iki katlı ev vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., dava konusu parselle kendisine ait aynı ada 11 sayılı parsel arasındaki sınırın yanlış tespit edildiği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı ... kendi adına tespit ve tescil edilen 280 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ile davalı adına tespit ve tescili yapılan 280 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın yanlış tespit edildiğini, her iki parselin ortak sınırını oluşturan duvarın ... tespitinde davalıya ait 280 ada 10 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bırakıldığını ileri sürmüş; sınırlarının düzeltilerek kendisine ait olan 280 ada 11 parsele eklenmesini talep etmiştir. Davalı ... çekişmeli kısımların kendi parseli içerisinde kaldığını savunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki ihtilaf ortak sınırın belirlenmesine yönelik olup Mahkemece, davacı tarafın, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün gerçek kadastral sınırı oluşturduğunu ve bu bölümün kendisine ait olduğu yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, tüm dosya kapsamı ve dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından her iki parsel arasında daha önce taşınmazları ayıran 60 cm kalınlığında ortak duvar bulunduğu, ... tespiti sırasında davalıya ait 280 ada 10 parsel içerisinde bırakıldığı ve tespitten sonra davalı tarafından yıkıldığı, yeni inşaat sınırının ... sınırından 30 cm içeri çekilmesi neticesinde uzman fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın oluştuğu, bu kısmın ortak duvarın davacı tarafında kalan kısmı olduğu, ancak ... tespiti sırasında davalıya ait olan 280 ada 10 parsel içerisinde bırakıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile belirtilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi isabetsizdir.
    Diğer taraftan, her ne kadar mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım yönünden de, "üzerindeki odanın davalı ...’ye ait olduğunun sabit olduğuna göre altının da davalıya ait olması gerektiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dilekçesinden ve davacının dosya kapsamındaki beyanlarından talebinin, men’i müdahale talebine mi, yoksa kal’e ilişkin mi olduğu anlaşılamamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde yer alan "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." şeklindeki düzenleme karşısında mahkemece öncelikle davacıdan talebinin men’i müdahale talebine mi yoksa kal’e ilişkin mi olduğu sorularak açıklığa kavuşturulmak suretiyle iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karar verilmesi de isabetsizdir.
    Hal böyle olunca, davacı vekilinin taşınmazın her iki bölümüne yönelik temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.