14. Hukuk Dairesi 2017/4989 E. , 2021/1738 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12/03/2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/05/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının ... Mahallesi 353 ada 10 parsel, 353 ada 11 parsel ve 353 ada 1 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu ve taşınmazların tarımsal amaçlı kullanılmak üzere 01/01/2010 tarihinden 21/12/2020 tarihine kadar davacıya kiralandığını, davacının taşınmazlara yonca bitkisi ekmek için arazilerin bakımını yaptığını, ancak dava tarihinden bir kaç gün önce davalının taşınmazlara kanada kavağı diktiğini, davacının bu durum nedeniyle artık yonca bitkisi ekemeyeceğini, dolayısıyla yonca bitkisi gelirinden mahrum kalacağını, davalının davacıya kiralamış olduğu taşınmazlara yaptığı haksız el atmasının sona erdirilmesine ve davalının her üç tarlaya dikmiş olduğu ağaçların sökülmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları davacıya bir yıllığına kiraya verdiğini, davacının kira sözleşmesindeki şartlara aykırı davrandığını, kira sözleşmesinin içeriğini kabul etmediğini, taşınmazlara yönelik haksız müdahalesinin olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının elatmasının önlenmesine, kavak ağaçlarını kal’ine, 11.686,74 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Haklar, konuları ya da nitelikleri temel alınarak çeşitli tasniflere tabi tutulmuştur. “İleri sürülebileceği çevre” bakımından haklar “Mutlak ve nispi haklar” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Mutlak haklar, sahibine belirli bir mal veya kişi üzerinde geniş tasarruf yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Mutlak hakların neler olduğunu kanun koyucu sınırlı olarak belirlemiştir. Bu nedenle kişiler, yasada öngörülen sınırlı sayıdaki mutlak hak dışında yeni bir mutlak hak yaratamazlar. Mutlak hakların konusu mutlaka maddi ya da gayri maddi mallardır. Maddi mallar üzerindeki mutlak haklara, ayni haklar; maddi olmayan mallar üzerindeki haklara da fikri haklar denir. Ayni haklar mal üzerindeki mutlak iktidar haklarıdır. Diğer bir tanımlama ile ayni haklar bir kimseye bir şey üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan ve bu sebeple herkese karşı ileri sürülebilen haklardır.
Nispi haklar ise aynı zamanda kişisel haklar olarak da tanımlanmaktadır. Çünkü bu haklar belirli bir şahsa veya şahıslara karşı ileri sürülebilen haklardır. Kişisel hak, ayni haklarda olduğu gibi, hak sahibinin bir mal üzerinde doğrudan doğruya haiz olduğu bir yetki değil, bir şeyin verilmesini, bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını, yani belirli bir hareket tarzını bir veya birkaç şahıstan isteme hususundaki haktır. Nispi hakların eşya ile olan ilgileri doğrudan doğruya mutlak değil, nispidir (Velidededeoğlu H.V./Esmer, G.: Gayrimenkul Tasarrufları Ve Tapu Sicili Tatbikatı, İstanbul 1956, S.30).
Somut olayda mahkemece, davalı kiralayanın kiralanan yeri, kira sözleşmesine uygun olarak elverişli şekilde davacı kiracıya teslim etmemiş olması nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verilmiş olmasına isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece, davacının kira sözleşmesi nedeniyle kişisel hak sahibi olduğu, davalının ise dava konusu taşınmazların maliki olduğundan ayni hak sahibi olduğu; kişisel hak sahibi kiracının, ayni hakka dayalı mülkiyet hakkı sahibinin tapuda adına kayıtlı taşınmazdan men’i talebine ve mülkiyet hakkına dayalı olarak taşınmaza dikilen, taşınmazın tamamlayıcı parçası haline gelmiş kavak ağaçlarının kal’i talebine üstünlük tanınması doğru değildir.
O halde mahkemece davacı lehine tazminata karar verilmesi ile yetinilerek hüküm kurulması gerekirken mülkiyet hakkına müdahale oluşturacak şekilde elatmanın önlenmesi ve kal’e karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.