3. Hukuk Dairesi 2015/492 E. , 2015/3848 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SERİK 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2014
NUMARASI : 2013/296-2014/581
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; kaçak elektrik bedelinin tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını; davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine; Dairemizin, 17.01.2013 tarih, 2012/22637 E. 2013/613 K. Sayılı kararı ile "...Ancak; HUMK.nun 275 ve devamı, 6100 sayılı Yasanın, 266.maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi, raporunu hazırlarken dayanaklarını göstermek zorundadır. Bu şekilde hazırlanmış rapor hüküm kurmaya yeterli olup, denetimi mümkündür. Her ne kadar, bilirkişi incelenmesi yapılarak rapor temin edilmiş ve bu rapor doğrultusunda karar verilmiş ise de; rapor Yargıtay denetimine elverişli olmayıp, bilimsel ve yasal dayanakları gösterilmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve Enerji Uygulama Talimatları dikkate alınarak, Yargıtay Denetimine uygun yapılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır.
Bundan ayrı olarak; isteğin haksız fiile dayalı tazminat istemi olup, tazminat miktarının belirlenmesi yargılama ve bilirkişi incelemesini gerektirdiği, alacağın likit ve muayyen olmadığı, bu nedenle inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gözönünde bulundurulmaksızın, davalı aleyhine inkar tazminatına da hükmedilmesi doğru değildir..." gerekçesi ile hüküm bozularak, mahkemesine iade edilmiştir.
Mahkemece; bozma kararına uyulması neticesi, yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dosyanın incelenmesinden; yargılama sırasında mahkemece, kaçak tutanağında yazılı isim ile abone kaydındaki isim arasında farklılık bulunması nedeni ile, davalı idareye müzekkere yazılarak; kaçak tutanağına göre, kaçak elektrik kullanan kişi ile,...kimlik numaralı davalının aynı kişi olup olmadığının tespiti istenilmiş; davalı tarafından verilen cevapta "..işletmemiz tarafından kullanılan abone.net programının sorgulanması neticesinde..kimlik nolu davalının aynı kişi olduğunun belirlendiği görülmüştür.." şeklinde bildirim yapılmıştır.
Bu durumda, kaçak tutanağında ismi yazılı bulunan davalı adına abone kaydı bulunması ve kaçak tutanağında elektrik kullanılan yerin "mesken" olması karşısında; taraflar arasında, 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi (mesken abonesi) bulunduğu anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir.
Her ne kadar, yargıtay bozması sırasında, bu husus dikkate alınmamış ise de; görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. 4077 sayılı Kanunun 2. ve 3.maddeleri gereği somut olaya 4077 sayılı Kanunun uygulanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece; 4077 sayılı Kanunun 23.maddesi gereğince, uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek; yargılamanın, Tüketici Mahkemesi sıfatı ile yapılması gerekirken, Sulh Hukuk Mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.