6. Hukuk Dairesi 2015/12671 E. , 2016/1740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması ve tahliye
İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı alacaklılar tarafından, davalı borçlu aleyhine kira alacağının tahsili için başlatılan tahliye talepli icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine, davacı alacaklılar vekili icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 2.106,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 16.07.2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli,yazılı kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kira bedelinin her ayın ilk beş günü içerisinde ödeneceği kararlaştırılmış, kira sözleşmesinin 8. maddesinde ise; aynı dönem içerisinde kira bedelinin iki ay arka arkaya ödenmemesi halinde, ödenmeyen aydan itibaren kontrat süresi sonuna kadar olan kira bedellerinin muaccelıyet kesbedeceği düzenlenmiştir. Davacı alacaklılar, 17.03.2014 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde 2013 yılının Ağustos ve Eylül aylarına ait kira alacağı ve dayanak kira sözleşmesinin 8. maddesinde yazılı olan muacceliyet koşulu uyarınca, muacccel hale geldiğini iddia ettikleri 2013 yılının Ekim, Kasım, Aralık, 2014 yılının Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarına ait toplam 10.392,49 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davasında; Mahkemenin 2014/579-2014/715 sayılı ,10/07/2014 tarihli ilamı ile itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyizi üzerine dairemizce, tahliyeye yönelik karar onanmış, alacağa yönelik karar ise özetle “tacir araştırması yapılarak sonucuna karar verilmesi gerekir” denmekle bozulmuştur. Her ne kadar mahkemece bozmaya uyulmuşsa da bozma gerekleri yerine getirilmeden davanın kısmen kabulü ile 2.106,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanun"unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanun"unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346. maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasa"nın 53. maddesine göre; Kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmüştür.
6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine "bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir." 15.maddesinde de "İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu"na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret Siciline ya da Oda"ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda araştırma yapılması, davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre yeni yasal düzenleme karşısında kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.