Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 1997/42
Karar No: 1997/41

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1997/42 Esas 1997/41 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         1997/42 E.  ,  1997/41 K.
  • TAPUDAKI VAKIF KAYDININ TERKINI ISTEMIYLE AÇILAN DAVADA TAVIZ BEDELI ÖDENIP ÖDENMEYECEĞINE ILIŞKIN BULUNAN ANLAŞMAZLIĞIN IDARI YARGI YERINCE ÇÖZÜMLENMESININ GEREKTIĞI HK.
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 11
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 8
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 6
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 29
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 27
  • VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) (2762) Madde 26
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) Madde 935
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 19

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar          : 1- M.Ö., 2- H.Ö.

Davalı                : Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü

                            (Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten)

Vekilleri            : Av. U.T., Av. Y.K.

OLAY: Davacılar, Eskişehir İli, Merkez, Akçağlan Mahallesi, Gökmeydan Mevkiinde tapunun 181/4 pafta, 1036 ada, 889 parsel sayısında kayıtlı apartmanın 14 nolu bağımsız bölümünü 10.9.1985 tarihinde satın almışlardır.

Söz konusu taşınmazın yer aldığı kadastro öncesi kayıtlardaki “Şeyh Şehabettin ve Edebali Vakfından icareteynli ve mukataalı” şerhinin kadastro tespit­lerine göre yapılan tescil sırasında tapu kütüğüne işlenmediğinin anla­şılması üzerine ilgili tapu kayıtlarına Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce 7.4.1987 tarihinde vakıf şerhi konulmuş; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü­ğünün 8.10.1987 tarihli talimatıyla re’sen terkin edilmiş ise de, bu terkin işleminin iptali istemiyle Vakıflar Bölge Müdürlüğünce Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada İdare Mahkemesince verilen iptal kararı üzerine 31.1.1996 tarihinde söz konusu vakıf şerhi ihya edilmiştir.

Davacılar tarafından, satın aldıkları tarihte tapu sicilinde herhangi bir kayıt bulunmayan taşınmaz üzerine sonradan konulan vakıf şerhinin kaldı­rılması için yapılan başvuruya Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce veri­len 15.1.1997 günlü cevapta: tapudaki kaydın terkin edilebilmesinin, 2762 sayılı Yasa hükümlerine göre, taşınmazın bu günkü rayiç değeri üzerinden % 50 oranında hesaplanacak taviz be­delinin idarelerine ödenmesi halinde mümkün olabileceği belirtilmiştir.

Bunun üzerine davacılar, tapudaki vakıf kaydının kaldırılması iste­miyle 17.2.1997 tarihinde adlî yargı yerine dava açmışlardır.

Eskişehir Asliye 2. Hukuk Mahkemesi; 15.5.1997 gün ve 97/140-283 sayı ile, tapudaki vakıf kaydının terkini ve mülkiyet hakkının belirlen­mesinin öncelikle taviz bedeli ödenip ödenmeyeceği sorununun çözümüne bağlı olduğu, idarenin taviz bedeli alınmadan terkin yapılamayacağına iliş­kin işlemin idari bir nitelik taşıdığı ve bunun yargısal denetiminin ise idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar, bu kez aynı istekle 19.6.1997 tarihinde idari yargı yerine dava açmışlardır.

Eskişehir İdare Mahkemesi; 25.6.1997 gün ve E.97/578 sayı ile, her ne ka­dar Vakıflar Kanunu uyarınca alınacak taviz bedelinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ile tapu idaresince resen tapu sicilinden vakıf şerhinin terkin edilmesi işlemlerine karşı açılan davalar idari yargı yerinde görülmekte ise de, davacının iyi niyetli mül­kiyet edinimi ve ferağ sırasında vakıf şerhinin bulunmaması; diğer bir ifadeyle iyi niyetle mal edinen 3. şahıs olduğu iddi­ası ile bu davayı açması ve davanın görüm ve çözümünün mülkiyet ve edi­nim sırasındaki haklara dayanması hususu göz önüne alındığında, tapu kay­dındaki vakıf şerhinin kaldırılması istemiyle açılan davanın Medeni Kanu­nun 935. maddesi uyarınca adlî yargı yerince görülüp çözümlenmesi gereke­ceği sonucuna varıldığı, ancak daha önce adlî yargı yerince verilen ve ke­sinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunduğundan görevli yargı merciinin be­lirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mah­kemesine başvurul­masına karar vermiş; idari yargı dosyası anılan Mahkeme Başkanlığının 8.7.1997 günlü yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gön­derilmiş bulunmaktadır.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, Üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Ertuğrul Taka ve Halit Karabulut’un katılımlarıyla yapılan 29.9.1997 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim İsa Yeğenoğlu’nun davanın çözümünde idari yargı yeri görevli oldu­ğundan İdare Mahkemesince yapılan başvu­runun reddi gerekeceği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendiri­len Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş ile Da­nıştay Savcısı Tülin Özdemir’in davanın çözümü idari yargının görev alanına girdi­ğinden İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açık­lamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacılar, satın aldıkları 1985 yılında tapu sicilinde herhangi bir kayıt bu­lunmadığı halde sonradan vakıf şerhi konulmasının mevzuata ve hakkani­yete aykırı olduğunu ileri sürerek maliki oldukları taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin kaldırıl­ması istemiyle dava açmışlardır.

5.6.1935 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunun “Mukataalı ve İcareteynli Vakıf Mallar” başlıklı dördüncü bap “Tasfiye”ye ilişkin birinci faslında yer alan 26. maddesi “Bu Kanunun neşrinden sonra vakıf mallar mukataaya ve icareteyne bağ­lanamaz.” hükmünü taşımakta; aynı faslın 4.4.1995 tarih ve 4103 sayılı Kanunla değişik 27. maddesinde “Vakfın tü­rüne göre ayırım yapılmaksızın (sahih, gayrisahih, tahsisat kabilinden v.b.) mevcut mukataalı toprakların ve icareteynli gayrimenkullerin mülkiyetleri bu gayrimenkul hakkında, illerde defterdarlık, ilçe­lerde malmüdürlüğü kıy­met takdir komisyonunca takdir edilecek rayiç bedelinin yüzde elli oranında hesap edilecek taviz karşılığında mutasarrıfına geçirilir. Taviz bedeli öden­meden ortaklığın giderilmesi veya cebri icra yoluyla satışı yapılacak gayrimenkullerin taviz bedellerinin hesaplanmasında satış bedeli esas alı­nır.” hük­müne yer verilmekte; taviz bedellerinin ödenmesi, faiz ve tasfiye müddetini düzen­leyen ikinci faslında yer alan 22.9.1983 tarih ve 2888 sayılı Kanunla değişik 29. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde, Vakıflar Genel Müdürlüğünün, o yıl tahakkuk ettirilen icare veya mukataa üzerinden hesaplanabilecek olan bu tavizlerle vaktinde ödenmeyen taksitleri mutasarrı­fın başka mallarına müracaat yolu ile ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsile dahi yetkili olduğuna işaret edilmektedir.

Anılan Yasanın 1. maddesinde mazbut vakıflar olarak tanımlanan bu vakıfla­rın idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne bırakılmış; 6. maddesinin ikinci fıkrasında “Umum Müdürlüğün idare ve temsil ettiği vakıflar da bir kül halinde hükmi şahsi­yet sayılır.” denilmek suretiyle bu vakıfların tümü Vakıflar Genel Müdürlüğünün varlığında tüzel kişilik sayılmış ve bu Yasa­nın Resmi Gazetede yayımlandığı 13.6.1935 tarihinden sonra vakıf malları­n kiralanmasına son verilerek daha önce kiralanmış olanların mülkiyetinin taviz bedeli karşılığında mutasarrıfına devri sure­tiyle tasfiye edilmeleri ön­görülmüştür.

Anılan Yasada, ayrı bir tüzel kişilik olarak bahsi geçen mülhak vakıf­lar, bu vakıfların idaresinden sorumlu bulunan mütevellilerin Vakıflar Genel Müdürlüğü­nün; adı geçen Genel Müdürlüğün ise İdare Meclisinin kontrolü altında olduğuna işaret edilmek suretiyle Devletin vesayet denetimine tabi kılınmış bulunmaktadır.

Vakıf kurumu, aslında özel hukuk konusu ise de; 2762 sayılı Vakıflar Kanu­nun kabulü ile, kurumun varlık ve yönetimi bakımından “mazbut” olanların doğru­dan Devletin idaresine bırakılması ve “mülhak” olanların Devletin denetimi ve gözetimine tabi kılınmasının yanı sıra amacındaki ve kuruluşundaki kamu hizmeti nedeniyle bir “kamu hizmeti tüzel kişisi” nite­liğini kazandığından söz etmek ola­naklıdır.

Buraya kadar yapılan açıklamaların birlikte değerlendirilmesinden: Devletin idaresine bırakılan vakıf malların tasfiyeleri halinde tahsil edilecek taviz bedelleri­nin bir kamu alacağı niteliğini taşıması ve mülhak vakıfların da Devletin vesayet denetimi altına alınmış olması karşısında, bizzat vakıf malların yönetimiyle görevli idarece veya vesayet makamınca bir kamu hu­kuku düzenlemesi olan 2762 sayılı Yasa hükümlerine göre tesis edilen iş­lemlerin idari bir işlem olduğu ve bunun yar­gısal denetiminin de idari yargı­nın görevine girdiği kuşkusuzdur.

Olayda, davacılara ait taşınmazın dayandığı kök tapu kayıtlarında “Şeyh Şehabettin ve Edebali Vakfından icareteynli ve mukataalı” şerhi ol­duğu halde daha sonra yapılan kadastro tespitlerine göre gerçekleştirilen tescil sırasında sözü edilen kaydın tapu siciline işlenmediğinin anlaşılması üzerine, 2762 sayılı Yasanın 8. maddesinin verdiği yetkiye dayanan Vakıflar İdaresinin isteği doğrultusunda tapuca ilgili tapu kayıtlarına adı geçen vakıf şerhi konulmuş olup, davacılar tarafından iktisap sırasında tapuda herhangi bir kayıt olmadığı ileri sürülerek taşınmaz üzerine sonradan konulan vakıf şerhinin kaldırılması yolundaki isteğin, idarece anılan Ya­sanın bağlı yetki olarak düzenlediği taviz bedeli alınmadan yerine getirilemeyeceği gerekçe­siyle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, açılan dava ile amaçlanan tapudaki vakıf kaydının kaldı­rılması hususu ancak, davacıların bu yöndeki isteğinin Vakıflar idaresince reddine ilişkin işlemin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesindeki yargı­sal denetimiyle çö­zümlenebileceğinden, davanın konusunu, idarenin olum­suz işleminin oluşturduğu­nun kabulü gerekmektedir.

Buna göre, bir kamu tüzel kişisi olan Vakıflar İdaresinin, bizzat yö­netmekle görevli olduğu vakıf mallar hakkında kamu hukuku alanını ilgilen­diren yasal dü­zenlemeye dayanarak tesis ettiği olumsuz işlem idari bir işlem niteliğini taşımakta; bunun yargısal denetimi görevi ise idari yargı yerlerine ait bulunmaktadır.

Belirtilen nedenlerle, Eskişehir İdare Mahkemesince yapılan başvuru­nun reddi gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın idari yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Eskişehir İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca vaki 25.6.1997 günlü, E.1997/578 sayılı baş­vurusunun reddine, Üyelerden O. Hulusi Mustafaoğlu ve M. Salim Özer’in karşı oyları ve oyçoklu­ğuyla, 29.9.1997 gününde kesin olarak karar ve­rildi.

 KARŞI OY YAZISI

Davacılar, 1985 yılında satın aldıkları Eskişehir İli, Merkez Akçağlan Ma­hallesi, Gökmeydan Mevkiinde tapunun 181/4 pafta, 1036 ada, 889 par­sel sayısında kayıtlı apartmanın 14 nolu bağımsız bölümüne ilişkin olarak tapu sicilinde iktisap sırasında herhangi bir kayıt bulunmadığı halde, kök tapu kayıtları esas alınarak Vakıflar İdaresince tapuya sonradan konulan “Şeyh Şehabettin ve Edebali Vakfın­dan icareteynli ve mukataalı” şerhinin, taviz bedeli ödenmeden terkinini talep et­mektedirler.

2762 sayılı Kanunun 11. maddesinde “Vakıf paralarla vakıfların akar nevin­den olan gayrimenkullerinde, hususi mülkiyet hükümleri cereyan eder.” Denilmek­tedir. Buna göre, vakıf konusu özel hukuk hükümlerini ilgilendir­mekte; bundan doğan hüküm ilişkileri de özel hukuk ilişkileri niteliğini ta­şımaktadır.

Hal böyle olunca ve 2762 sayılı Kanunun değişik 27. maddesi de gözönüne alındığında, icareteynli ve mukataalı gayrimenkullerin taviz bedeli karşılığında mutasarrıfına geçirilmesiyle ilgili bulunan uyuşmazlıkların, gayrimenkul mülkiye­tine taalluk etmesi nedeniyle adlî yargı yerinde görül­mesi gerekir.

Esasen, Medeni Kanunun 935. maddesi “Alakadarlar tahriren muvafaketlerini beyan etmedikleri halde mahkeme kararı olmadıkça tapu sicil me­muru, hiçbir tashih icra edemez.” hükmünü amirdir. Anılan Yasa maddesinin bu açık hükmünün gözardı edilmesi mümkün olmayıp, maddede sözü edilen “mah­keme” ile adlî yargı yeri amaçlandığından, bu gibi davala­rın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği şeklindeki ekseriyet görüşüne katılmıyorum. 

Üye

O.Hulusi Mustafaoğlu

  KARŞI OY YAZISI

Dava, davacı tarafından satın alındığı sırada tapu kaydı üzerinde bu­lunmayan ve sonradan davalı idarece ve idari yargı kararı ile konulduğu anlaşılan vakıf şerhi­nin kaldırılması istemine ilişkindir.

Davacının, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğüne yaptığı bu yöndeki başvu­rusu, İdarece taviz bedeli ödendiği takdirde kaldırılabileceğinin bildi­rilmesi üzerine davacı adlî yargıda iş bu davayı açmıştır. Davacı, taviz be­delini ödememek için yargı yoluna başvurmuştur. Başka bir anlatımla çe­kişme taviz bedelinden kaynak­lanmaktadır. Öğretide ve yargısal kararlarda taviz bedeli “Gayrimenkul mükellefi­yeti” olarak nitelendirilmektedir. Vakıf malın mülke dönüşümü ve mutasarrıfına intikali için alınan taviz bedeli, icare veya mukataa karşılığı olup, bu bedel öden­medikçe o mal üzerindeki temliki tasarruflar tapu idaresince tescil olunamaz. Nite­kim 12 Haziran 1940 günlü tefsir kararındaki nitelendirme bu yolda olduğu gibi Uyuşmazlık Mah­kemesinin 28.12.1981 gün ve 13/22 sayılı karar ile Yargıtay ka­rarları Dergi­sinin Ocak 1991 tarih cilt 17 sayı 1’de yayınlanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.9.1990 tarih ve 1990/1-333 esas 1990/416 karar sayılı ila­mında da etraflıca açıklandığı üzere taviz bedelinin ödenip ödenmeyeceği ve bunun sonucu da tapu kaydındaki vakıf şerhinin silinmesine ilişkin davanın adlî yargı yerinde görülmesi gerektiği nedeniyle sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.                                                    

ÜYE

Mehmet Salim Özer

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi