10. Hukuk Dairesi 2016/17656 E. , 2019/3081 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
KARAR
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere göre davacı Kurumun tüm ve davalı ..."nın sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı Kurum; 16.03.2004 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, mahkemece davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut davada; davalı ..."nın cevap dilekçesinde zamanaşımı def"inde bulunduğu, ıslah dilekçesine karşı verdiği beyan dilekçesinde de daha önce sunduğu itirazlar kapsamında ıslah talebini kabul etmediğini belirttiği, geçici iş göremezlik ödeneğinin 16.03.2004-17.09.2004 tarihleri arasında ödendiği anlaşılmaktadır. Dosyada alınan 27.07.2015 tarihli kusur raporunda işveren ... %70, sigortalı %30 kusurlu bulunmuş olup, mahkemece kusur raporu esas alınarak ... yönünden %70 kusur raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur.
506 sayılı Kanunda zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de olay tarihinde yürürlükte bulunun 818 sayılı Borçlar Kanunun 332/1"inci maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2"nci fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1"inci maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125"inci maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edebilme özelliği” ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünden, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ve inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölüme ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamında gelir. Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kısım için zamanaşımını kesmez. Zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 tarih, E: 2002/10-895, K: 2002/838; 05.03.2003 tarih, E: 2003/9-80, K: 2003/130; 12.07.2006 tarih, E: 2006/4-518, K: 2006/526 sayılı kararları)
Dava konusu somut olayda; işveren konumunda olduğu belirgin davalı ... tarafından süresinde yapılan zamanaşımı def’i gözetilerek yapılacak değerlendirilme sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.