Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2215
Karar No: 2015/1487

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2215 Esas 2015/1487 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2215 E.  ,  2015/1487 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7.İş Mahkemesi
    TARİHİ : 11/07/2013
    NUMARASI : 2013/370 E-2013/491 K.

    Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 7. İş (kapatılan Kartal 3. İş) Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.12.2012 gün 2012/360 E.-2012/1085 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 26.03.2013 gün ve 2013/2058 E.-2013/5677 K. sayılı ilamı ile;
    (...Dava, davacıların eş, baba ve oğulları olan sigortalı İ....geçirdiği iş kazası nedeniyle eş, anne babası ile çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece; davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dava dışı sigortalı İ.... davalı şirkete ait iş yerinde bekçi olarak çalışmakta iken, 08.08.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle ezilme suretiyle oluşan meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının % 38.2 olduğu açıktır.
    818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişimidir? Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Nitekim, kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebileceklerine (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.
    Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ışığında, iş kazası nedeniyle sağlık bütünlüğü bozulan sigortalının eş, anne ve baba ile çocuklarının manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu düşünülse dahi, olayın özelliğine, yaralanmanın niteliğine, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranına ve özellikle ağır bedensel zarar oluşmaması nedenleriyle davacı eş, anne ve baba ile çocuklar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat verilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekirken, manevi tazminat takdir edilmesi doğru değildir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; davacıların eş, baba ve oğulları olan sigortalının geçirdiği iş kazası nedeniyle eş, anne, baba ile çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinden M.. A.. ve Ş.. A.."ın oğlu, C.. A.."ın eşi, Ş.. C.. ve M.. A.."ın babaları olan dava dışı İ... davalı işverenin işçisi olarak çalışmakta iken, 08.08.2004 tarihinde üzerine demir kapı düşmesi şeklinde oluşan iş kazası sonucu ayağından ve belinden sakatlanarak % 38,2 oranında malul kaldığını, bu kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın %70 oranında kusurlu bulunduğunu, müvekkillerinin kaza nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüklerinin bozulduğunu ileri sürerek, her bir müvekkili için ayrı ayrı 20.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000.00 TL manevi tazminat alacağın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, talep hakkının sadece beden bütünlüğü ihlal edilen kişiye ait bulunduğunu, olaydan sonra sekiz yıla yakın bir zamanın geçtiğini, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kusur ve tazminat bilirkişi raporları ile dava konusu iş kazası nedeniyle davacıların duyduğu elem ve acı da dikkate alınarak, davanın kısmen kabulü ile sigortalının anne ve babası için ayrı ayrı 12.000.00 TL,, eşi ve iki çocuğu için ayrı ayrı 17.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Mahkemece, önceki kararındaki gerekçelerle direnilmiş, direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava konusu olay nedeni ile davacı eş, anne ve baba ile çocuklar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Manevi tazminat, manevi zararın giderim biçimidir. Herkese karşı korunan kişilik hakkının kapsamına giren değerlerden birinin ihmali halinde doğan mutlak bir haktır (HATEMİ, Hüseyin: Sözleşme Dışı Sorumluluk, C II, sh 102, İstanbul 1993). Temelinde, karşı tarafın haksız eylemi yatmaktadır. Zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen bir eksilmedir. Tazminat bu eksilmeyi giderir (EREN, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, C I, B. 6, İstanbul 1998 (Kısaltılmış Genel), sh. 772). Tazminatın hareket noktası, “manevi zarar ve gerçekleşmesi” koşuludur (KILIÇOĞLU, Mehmet: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Uyarlı Tazminat Hukuku, 4. Baskı, sh. 1171, Bilge Yayınevi, Ankara Nisan 2014).
    Manevi tazminat ediminin tesbiti ve takdirinde yargıcın önemli bir takdir yetkisi vardır. Bu bağlamda her şeyden önce ihlalin türü, ağırlığı, zararın yoğunluğu ve süresi, kusurun ağırlığı önem taşır. Maddi tazminatın takdirine ilişkin kriterler ve indirim sebepleri manevi tazminatta da dikkate alınır (KILIÇOĞLU, Mehmet: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Uyarlı Tazminat Hukuku, 4. Baskı, sh. 1191, Bilge Yayınevi, Ankara Nisan 2014).
    Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun takdirde etkili olabileceği, 22.06.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Zarar görenin kişisel kusuru zarar verenden ağır veya ona denk olsa dahi manevi tazminatta indirim yapılarak hükmedilir (EREN, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, C I, B. 6, İstanbul 1998 (Kısaltılmış Genel), sh. 789).
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58/II. maddesine göre, ağır bedensel zarar veya ölüm hallerinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir paranın ödenmesine karar verilebilir. Yansıma zararı ise, hukuka aykırı eylemden zarar gören kişinin dışında bir başkasının zarar görmesidir. İlliyet bağı ve hukuka aykırılık koşullarının gerçekleşmesi, özel bir koruma normunun ihlali gerekir.
    Cismani zarar kavramına, "ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı", "ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü" gibi hallerin de girdiği kabul edildiğine göre; eğer bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda, onun ana, baba, eşi, çocukları gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa onlar da manevi tazminat talep edebilirler. Çünkü bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı vardır ve zararlarının niteliği itibariyle onların da ihlal edilen normun (818 sayılı BK. m.47) koruma amacı içinde bulunduklarının ve hukuka aykırılık bağının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Başka bir anlatımla, böyle hallerde, yansıma yoluyla değil, doğrudan doğruya zarara maruz kalma söz konusudur. Nitekim İsviçre Federal Mahkemesi (BGE 112 II 222 vd; Jdt 1986 I 456) failin yol açtığı kaza sonucu karısının sakatlanmasında aile hayatı bozulan kocanın, bu durum sebebiyle manevi tazminat talebini haklı görmüştür (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman- Doç. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1995, Sh: 645, Dipnot 26).
    Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2014 gün ve 2013/21-2219 Esas 2014/411 Karar sayılı kararında da açıkça ifade edilmiştir.
    Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
    Bu açıklamaların ışığı altında somut uyuşmazlığa dönüldüğünde; davalının işyerinde meydana gelen iş kazası nedeniyle ayağından ve belinden sakatlanarak % 38 oranında malul kalan sigortalının anne ve babası, eşi ile çocukları olan davacıların olayın özelliğine, yaralanmanın niteliğine, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranına ve özellikle ağır bedensel zarar oluşmaması durumu dikkate alındığında ruhi ve asabi sağlık bütünlüklerinin ağır bir şekilde ihlal edilmediği, bu nedenle davacılar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat verilemeyeceği kabul edilmelidir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce davacılar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat kararı verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
    O halde Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma ilamında belirtilen açıklamalar dikkate alınarak yerel mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekirken, manevi tazminat takdir edilmesi doğru olmamış, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesime, 05.06.2015 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi