11. Hukuk Dairesi 2016/12572 E. , 2018/3815 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.07.2016 tarih ve 2016/288-2016/439 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 30.08.2010 tarihli bononun lehdarı olduğunu, keşidecinin ödememesi üzerine bononun müvekkili tarafından ödendiğini ancak hamil olan davalının bono aslını müvekkiline iade etmediğini, aleyhine icra takibinde bulunduğunu takibe itiraz ettiğini ve itirazlarının kabul edilerek takibin iptal edildiğini, davalıya herhangi bir borcunun kalmadığının kesinleştiğini ileri sürerek 2.500 TL miktarındaki bononun davacıya iadesine karar verilmesini, iade edilmediği takdirde senet bedeli olan 2.500 TL"nin 21/10/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davayı açmakta hukuki yarar olmadığını, kesin hüküm itirazında bulunduğunu ve senedin keşideci aleyhine devam eden takip nedeniyle icra kasasında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, senet bedeli olan 2500 TL"nin vadesinden sonra ödendiği, senet bedelinin ödeme tarihine kadar geçen sürede işleyen faizler yönünden davalı hamilin dava konusu bono üzerindeki hakları devam ettiği, bu nedenle işbu bonoyu davacıya iade etmemesinde haklı olduğu, davacının Yargıtay bozma kararı sonrası davasını ıslah ederek ödemenin bono üzerine yazılması ve bu ödeme için makbuz verilmesini talep ettiği ancak Yargıtay bozma kararından sonra davanın ıslahına imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, bedeli ödendiği iddiasıyla kambiyo senedi (bononun) nin istirdadı istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, davadışı ...in keşide ettiği, lehdarı bulunduğu 30.08.2010 vadeli bonoyu davalıya ciro ettiğini, bono bedelinin keşideci tarafından ödenmediğinin hamil tarafından bildirilmesi üzerine bono bedeli 2.500,00 TL"yi 21.10.2010 tarihinde ...ile davalıya gönderdiğini, davalının bono bedelini tahsil etmesine rağmen bonoyu kendisine iade etmediğini iddia ederek bedeli ödenen bononun iadesi istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı vekili, faiz ve fer"ilere ilişkin alacağı bulunduğunu, bonoyu iade etmemekte haklı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın temyizi üzerine Dairenin "2015/2798-4139 sayı ve 25.03.2015 günlü kararı ile".... TBK 103/2 ve TTK 709 maddesi gereğince kısmi ödeme yapan davacının ancak ödemenin borç senedi üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini talep etme hakkı varken senedin iadesini isteyemeyeceği gözetilmeksizin "....bononun iadesi yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığı...." gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuş,
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra davacı vekili dava dilekçesini ıslah ederek ödemenin borç senedi üzerine yazılmasını istemiş,
Mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,
Davacının temyizi üzerine, karar çoğunluk görüşü doğrultusunda yazılı gerekçe ile onanmıştır.
Sayın çoğunluğun, onama gerekçesine katılamıyorum.
Davacı, senet bedelinin tamamını ödediği iddiasıyla bononun istirdadını talep etmiş ise de, yargılama sonucunda faiz ve fer"ilerinin ödenmediği sabittir.
6100 sayılı HMK 33 maddesi gereğince hakim, Türk Hukukunu re"sen uygulamakla yükümlüdür.
Bedeli tamamen ödenen senedin iadesine karar verilmesi gereken durumda, bedelin kısmen ödenmesi nedeniyle TTK 709 maddesi gereğince kısmi ödemenin borç senedi üzerine yazılmasına veya TBK 103/2 maddesi gereğince davacıya makbuz verilmesine karar verilmesi gerektiği, "Çoğun içinde az"ında bulunduğuna ilişkin genel hukuk prensibi gereğince hakimin görevidir.
Bu konuda davacının ayrıca bir ıslah talebinde bulunmasına gerek bulunmadığından davacı tarafından yapılan ıslah işlemi, gereksiz ve hukuki sonuç doğurmayan bir işlemdir.
Dairenin bozma ilamı, kısmi ödeme nedeniyle davacının TTK 709 ve TBK 103/2 maddelerinde öngörülen düzenlemelerden yararlanabileceğine ilişkin olup, bozma ilamı davanın reddi gerektiğine ilişkin bir sonuç içermemektedir.
Derdest davada çözümlenebilecek bir hususun, açılacak yeni bir davada talep edilmesi gerektiğine ilişkin sayın çoğunluk görüşü, 6100 sayılı HMK 27 maddesinde ifade edilen "hukuki dinlenilme hakkı", HMK 30 maddesinde düzenlenen "usul ekonomisi ilkesi", HMK 31 maddesinde öngörülen "hakimin davayı aydınlatma ödevi"nin ihlali teşkil ettiği gibi, T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde ifade edilen adil yargılanma hakkının da ihlali sonucunu doğurmaktadır.
Sonuç oarak, davanın kısmen kabulü ile davacının seçimlik hakkına göre TTK 709 maddesi gereğince kısmi ödemenin borç senedi üzerine yazılmak veya TBK 103/2 maddesi gereğince davacıya makbuz verilmesine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, gereksiz ve hiçbir hukuki sonuç doğurmayan ıslah"a itibar edilerek yazılı şekilde davanın reddine ilişkin kararı onayan çoğunluk görüşüne karşıyım.