13. Hukuk Dairesi 2017/563 E. , 2019/3329 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Maliye Bakanlığı vekili avukat ... ile davacı ... vekili avukat ...un gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davanın tarafları arasında 21.08.1998 tarihinde irtifak hakkı sözleşmesi akdolunmuş, bu hak tapuya tescil edilmiştir. Sözleşmede irtifak hakkı bedeli ile, sonraki yıllarda bedel artışının ne şekilde yapılacağı da ayrıca kararlaştırılmıştır. Buna göre bedel, her üç yılda bir, günün rayiçine göre yeniden takdir edilecektir. Bedel takdirinin yapılmadığı ara yıllarda ise, yeniden değerleme oranında artış yapılacaktır. Davalı idare de sözleşmenin bu hükmüne dayanarak artış yapmıştır. Davalı idarenin yaptığı artış sözleşme hükümlerine uygundur.
Mahkemenin kararına dayanak teşkil eden ve 26557 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Hazine TaşınmazlarınIN İdaresi Hakkında Yönetmeliğin Geçici 2/2.maddesi aynen "11/12/1996 tarihinden sonra yapılan ve bedellerin her üç yılda bir yeniden belirleneceğine ilişkin hüküm bulunan irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmeleri, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde başvuruda bulunulması ve yeni bir sözleşme düzenlenmesinin kabul edilmesi şartıyla, yönetmeliğin 14.maddesine uyarlanır...." şeklindedir. Aynı yönetmeliğin 14.maddesi ise; "Bir yıldan uzun süreli kira, irtifak hakkı, kullanma izni, sözleşmesinde, ikinci ve izleyen yıllar bedelleri, Türkiye İstatistik Kurumu"nca yayımlanan üretici fiyatları endeksi (ÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değişim) oranında arttırılır." şeklindedir.
Madde metninden anlaşılacağı gibi, Yönetmeliğin 2/2. maddesi irtifak bedeli tesbitini iki şarta bağlamıştır. Bunlardan birincisi, sözleşmenin 12/12/1996 tarihinde sonra düzenlenmesi, ikincisi ise, idarenin yeni bir sözleşme düzenlemeyi kabul etmesidir. İrtifak senedi 21.08.1998 tarihinde düzenlendiğinden, Yönetmelikte öngürülen birinci şart somut olayda oluşmuştur. Ancak, sözleşmede yer alan ikinci şart, yani "Yeni bir sözleşme düzenlenmesinin kabul edilmesi" şartı somut olayda mevcut değildir. Eğer idare yeni bir sözleşme düzenlemeyi kabul etmiş olsa idi, irtifak hakkına konu taşınmazın değerini, Yönetmeliğin 12.maddesine göre yeniden belirledikten sonra ihale açıp, yeni bir sözleşme yapacaktı. Yönetmeliğin 12.maddesinde, bedel tesbitinin ne şekilde yapılacağı ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin önceki Yönetmelik hükümlerine göre yapılıp, artışların son Yönetmelik hükümlerine göre yapılması ise, Yönetmeliğin amacına aykırı olduğu gibi, kamuya ait taşınmazların, rayiç değerinin altında kullanılmasının yolunu açacaktır ki; bu durum, gerek Yönetmeliğin, gerekse Yönetmeliğin dayanağını teşkil eden 4706 sayılı Kanun"un amacına tamamen aykırıdır.
Mahkemece, ... Valiliğinin, Milli Emlak Müdürlüğü tarafından gönderilen bir yazıyla "OLUR" vermiş olması, taraflar arasında yeni bir sözleşmenin varlığı sonucuna bağlanmış ise de, bu olurun, yönetmeliğin belirttiği anlamda, "Yeni bir sözleşme" olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Kaldı ki; zaten taraflar arasında akdolunan 21.08.1998 tarihli irtifak senedinde de, bedel takdiri yapılmadığı yıllarda da, irtifak bedeline ÜFE oranında artış yapılacağı zaten kararlaştırılmıştır.
Bu gerekçeyle yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesindeyim. Kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.