10. Hukuk Dairesi 2016/13212 E. , 2019/3064 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
KARAR
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılar İGSAŞ ve Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 20.06.2011 tarihinde meydana gelen iş kazasında vefat eden sigortalının, hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan kurum zararının 5510 sayılı Kanun kapsamında rücuan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, olayın meydana gelmesinde davalılardan alt işveren Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti."nin %50, asıl işveren İGSAŞ"ın %20, müteveffa sigortalının %20, Ercan"ın %10 oranında kusurlu bulunduğu kanaati ile hüküm tesis edildiği görülmüştür.
Ancak, dosya içindeki belgelerden iş kazasının, İGSAŞ limanının kiralanmasına ilişkin sözleşme kapsamında meydana geldiği anlaşılmakla, öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalıyı çalıştıran işveren ile davalı ... arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, bir başka ifade ile asıl işveren – alt işveren (taşeron) ilişkisinin olup olmadığının saptanmasıdır.
5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 2. fıkrasında işveren vekili tanımlanmış olup, maddede “İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Kanununun 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren, işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Anılan Kanunda yer alan işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar.
İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu bağlamda işveren vekili, sigortalı süresinde Kuruma bildirilmemiş ve sigortalı iş kazası geçirmiş ise, 5510 sayılı Kanunun 23’üncü maddeye göre Kurumun açtığı rücu davasında aynen işveren gibi sorumludur.
Diğer yandan, 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 4. fıkrası alt işvereni “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi” olarak tanımlamıştır. Bu maddeyle asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren (aracı) sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı sorumluluğun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması ya da anahtar teslim iş olduğu ibaresinin konulmuş olması; bu sözleşmenin tarafı olmayan Kurumu bağlamaz.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
Alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay irdelendiğinde; davalı ... ile Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti. arasında imzalanan kira sözleşmesi kapsamında İGSAŞ"ın maliki bulunduğu limanı diğer davalıya kiraya verdiği, kiracı Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti."nin sözlşemenin 4. maddesi uyarınca yurt içi ve yurt dışından muhtelif firmaların denizyolu ile getirecekleri çeşitli ürünleri kiralanandan tahliye ederek kendi temin edeceği nakliye araçlarına yükleme işini yaptığı, aynı madde uyarınca İGSAŞ"ın da kendisi için getireceği veya kendisinin bulacağı yüklerle ilgili ... iskeleyi kullanma veya kullandırma hakkının kiracıya önceden haber vermek suretiyle saklı tutulduğu, diğer taraftan sözlemenin 12. maddesi uyarınca kiralayan veya bağlı şirketlerin kendi gemileri veya kendi bulacağı yüklere ait gemileri kiracıya haber vermek suretiyle kendinin yanaştıracağı ve tahliyesini kendi imkanlarıyla yapacağı yönündeki hükümlerin yanında kiracı ile kiralayan arasındaki ilişkiyi düzenleyen hükümler bulunduğu; eldeki davada İGSAŞ Liman Tesisi"nde cips sahası denilen alanda akşam 20.00 sıralarında tır şoförlüğü yapan kazalının, sabit vaziyetteki tıra yükleme yapılırken davalı ..."ın diğer iş makinesine yükleme yapmak için geri geri yanaştığı esnada yüklemenin durumuna bakmak için aşağı inen kazalıya çarpması, araç dorsesi tekerinin yere düşen kazalının üzerinden geçmesi ile kazalının vefat ettiği olayda; ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin E. ... sayılı ceza dosyası ile müteveffa sigortalının hak sahipleri tarafından ... İş Mahkemesi"nin E.2012/459 sayılı dosyası üzerinden açılan tazminat dosyasının celbi ile davalı şirketler arasındaki sözleşme hükümleri gözönünde bulundurularak, ayrıca sözleşme hükümleri kapsamında yapılan işin hangi davalı şirkete ait olduğu hususu da açıklığa kavuşturularak; davalı ... ve Turna... Ltd. Şti."nin işverenlik sıfatı, bir başka söyleyişle aralarındaki alt-üst işveren ilişkisi araştırılmalı, ceza dosyasındaki maddi olgu da gözetilerek, çelişki oluşması halinde çelişkiyi de giderecek şekilde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
2) 5510 sayılı yasanın 54/c hükmü gereğince, malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları ve vazife malûllüğü ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığının yarısı bağlanır.
Dosya kapsamından, kazalının hak sahiplerine 01.11.2011 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması nedeniyle 5510 sayılı Yasa"nın 54. maddesi uyarınca gelirlerin 01.11.2011 tarihinden itibaren yarıya indirildiği, yarım gelir üzerinden hak sahibi Feride"ye 16.449,96 TL, hak sahibi Şifanur"a 17.348,96 TL gelir bağlandığı ancak Şifanur"un gelirden çıkması nedeniyle 01.07.2011- 01.11.2011 süresi için adı geçen hak sahibine 1.580,04 TL fiili ödeme yapıldığı anlaşılmakta olup; Şifanur"a yapılan fiili ödeme yönünden gelir-fiili ödeme mukayesesi yapılmaması isabetsizlik arz etmektedir. Mahkemece yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, hak sahibi çocuklardan Şifanur"un gelirden çıkmış olması ve fiili ödemenin, ilk peşin değer/gerçek zarardan (hangisi daha düşük ise) az olması nedeniyle, bu hak sahibi yönünden gelirden çıktığı tarihe kadar ödenen fiili ödeme tutarının kusur karşılığına isabet eden miktarına karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden davacı Kurum ile davalılar İGSAŞ ve Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan İGSAŞ ve Turna Madencilik Petrol Ürünleri İnş. Gıda Tur. Paz. San Ltd. Şti."ye iadesine, 02.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.