Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2369
Karar No: 2015/1473
Karar Tarihi: 29.05.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2369 Esas 2015/1473 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2369 E.  ,  2015/1473 K.
  • ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL İSTEMİ
  • GÖREVLİ MAHKEME
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 331
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 119
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 194
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 141
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 25
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 31
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 4

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi ve ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 15.06.2012 gün ve 2012/65 E., 2012/635 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.01.2013 gün ve 2012/13333 E., 2013/670 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, fuzili işgal nedenine dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, dava açmadan önce davalılardan A.. Ticaret Yatırım Holding A.Ş. ve Ü.. A.."a 21.07.2011 tarihli ihtarname keşide ettiği, ihtarnamede; "Yeni iktisap ve ihtiyaç nedeniyle tahliye isteği" tabiri kullandığı, ihtarname içeriğinden ise davalı tarafa hiç bir kira ilişkisine dayanmaksızın oturmakta olduğu ve fuzuli şagil bulunduğu hususunun bildirildiği, davalıların iş bu ihtara karşı çıkmadıkları gibi yargılama aşamasında da kiracı olduklarını savunmadıkları, çekişmeli bağımsız bölümü ise davalılardan T.. Uluslararası Turizm Pazarlama Endüstri ve Tiç. A.Ş."nin kullandığını savunmuşlardır.
Bu durum karşısında yanlar arasında kira ilişkisinin varlığı iddia edilmiş ya da savunulmuş değildir.
Hal böyle olunca; taraf delillerinin fuzuli işgal nedeniyle elatmanın önlenmesi iddiası kapsamında değerlendirilmesi ve işin esas bakımından bir hüküm kurulması gerekirken görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK"nun 331/2 maddesi hükmü gözardı edilerek Avukatlık parası takdir ve tayini de doğru değildir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  
 
TEMYİZ  EDEN  : Davacı vekili 

 HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 28 ada 19 parsel C1 blok 15 nolu dükkanı 08.07.2011 tarihinde görmeden satın aldığını, taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmazda A... Ticaret Yat. Hold. A.Ş. unvanlı şirketin tabelasının bulunduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine davalılara 21.07.2011 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesine dayanmaksızın kullanmakta oldukları taşınmazı tahliye etmelerini aksi halde hukuki işlem başlatılacağının ihtar edildiğini, ihtarnameye davalıların itiraz etmediğini, ancak taşınmazı tahliye etmediklerini belirterek, davalıların taşınmaza haksız el atmalarının önlenmesine, taşınmazdan tahliyelerine, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 4.900 TL ecrimisilin müştereken ve müteselsilen davalılardan yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacının taşınmazı S... satın aldığını, önceki malikin, A...Tic. Yatırım Holding A.Ş. olduğunu, bu yerin A..Tic. AŞ ve Ü.. A.. tarafından kullanılmadığını, davacının yeni iktisap ve ihtiyaç nedeniyle 21/07/2011 tarihinde A... Tic. AŞ ile Ü.. A..’a ihtarname çektiğini, taşınmazı kullanan T.. AŞ.’ye ise ihtarname çekilmediğini, davacı tarafa taşınmazın kiracısının Turpem AŞ olduğunun bildirildiği, T... AŞ’nin taşınmazı tahliye ederek yeni malike teslim etmeye hazır olduğunu ancak ecrimisil olarak adlandırılan miktarları ödemeyi kabul etmediklerini, diğer iki müvekkili yönünden ise taşınmazı kullanmamaları ve eski malik olmaları nedeniyle davayı kabul etmediklerini beyan etmiştir.
Yerel Mahkemece, davacının, davalılara gönderdiği 21.07.2011 tarihli ihtarnamede "yeni iktisap ve ihtiyaç nedeniyle tahliye istemli" yazmak suretiyle davalıların kiracılık sıfatını örtülü olarak kabul ettiği, davalıların ise bu isteme kısmen karşı çıkarak, kiracı değil, eski malik olduklarını ve taşınmazı da T.. A.."nin kullanmakta olduğunu savunduğu, HMK 4/a maddesi uyarınca kira sözleşmesinden kaynaklanan davalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekili tarafından temyiz edilen karar, Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.  
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.  
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın, yeni malik sıfatıyla ihtiyaç nedeniyle tahliye mi olduğu, yoksa mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil mi olduğu, burada varılacak sonuca göre görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi mi, asliye hukuk mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 119/1-e maddesi uyarınca davacı, iddiasının (davasının) dayanağı olan bütün vakıaların (olayların ve olguların) sıra numarası altında açık özetlerini dava dilekçesinde yazmalıdır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye elverişli bulunan vakıalardır. Bu vakıalar, maddi bir fiil olabileceği gibi bir hukuki işlem de olabilir.
Öte yandan, HMK 194. madde uyarınca; davacı (ve davalı), dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun (m.194) buna (vakıaları) somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen davacı (taraf) sonuçlarına katlanmak durumundadır.
Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olduğu, yargılama sırasında ispat edilirse ve bu vakıalar, davacıyı talep sonucunda haklı gösteriyorsa, mahkeme davacının davasını kabul ederek, davayı davacı lehine karara bağlar.
Davacı, davasının dayanağı (temeli) olan bütün vakıaları (açık özetlerini) dava dilekçesinde bildirmekle yükümlüdür (HMK m.119/l-e). Davacının, dilekçeler aşamasından sonra (dilekçesinde bildirmediği) yeni vakıalar ileri sürmesi, davayı değiştirme olup, ancak davalının rızası veya ıslah yolu ile mümkündür (HMK m.l41).
Hakim, davacının dava dilekçesinde göstermediği vakıaları kendiliğinden gözetemez (inceleyemez) ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz(HMK m.25). Fakat hakim, müphem (belirsiz) veya çelişik gördüğü iddia ve sebepler (vakıalar) hakkında izahat (açıklama) isteyebilir (HMK m.31). Ancak, bu izahat isteme sadece dava dilekçesinde bildirilmiş olan vakıalar için söz konusudur. Dava dilekçesinde gösterilmeyen (bildirilmeyen) bir vakıa, izahat isteme (veya izahat verme) bahanesi ile (davalının rızası olmadıkça) sonradan ileri sürülemez.
Az önce belirtildiği gibi, davacı davasının dayanağı olan bütün vakıaları dava dilekçesinde bildirmekle yükümlü kılındığı için, kanunumuz iddiaların teksifi ilkesini kabul etmiş demektir.
Bununla birlikte, hakim, hukuki sebepleri (kanun hükümlerini) kendiliğinden gözetir (HMK m.33). Yani hakim, davacının dava dilekçesinde göstermiş olduğu hukuki sebepler ile bağlı olmayıp, davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu vakıaların hukuki sebebini (hukuki niteliğini) kendisi araştırıp bulmakla yükümlüdür. Davacının dava dilekçesinde hukuki sebebi yanlış göstermiş (ve hatta hiç göstermemiş) olmasının bir önemi yoktur.
Buna karşılık, hakim, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, davacının bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz (HMK m.25).
Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar davanın temelidir. Çünkü, sadece bu vakıalar davanın sınırını çizmekte, hakim ancak bu vakıalar hakkında inceleme yapabilmektedir. Bu nedenle, hukukumuzda dava sebebi (hukuki sebepler değil) davacının davasını dayandırmış olduğu vakıalardır(Kuru Baki/Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder: Medeni Usul Hukuku, Ders Kitabı, 22. Baskı, Ankara 2011, s:292 vd.).
Somut olayda; davacı vekili müvekkilinin 28 ada 19 parsel C1 blok 15 nolu dükkanı 08.07.2011 tarihinde satın aldığını, taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmazda A...Ticaret Yat. Holding A.Ş. unvanlı şirketin tabelasının bulunduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine davalılara 21.07.2011 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesine dayanmaksızın kullanmakta oldukları taşınmazı tahliye etmelerini aksi halde hukuki işlem başlatılacağının ihtar edildiğini, ihtarnameye davalıların itiraz etmediğini, ancak taşınmazı tahliye etmediklerini belirterek, davalıların taşınmaza haksız el atmalarının önlenmesi ile 4.900 TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Az yukarıda belirtildiği üzere hakim, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, davacının bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez (HMK m.25). Davacı dava dilekçesi ile davalıların kira sözleşmesine dayanmaksızın kullanmakta oldukları taşınmaza haksız el atmalarının önlenmesi ile 4.900 TL ecrimisilin davalılardan tahsilini istemiş olup davacı kira sözleşmesine dayanmamış bulunduğundan bu hali ile davacı isteminin HMK"nun 2. maddesi kapsamında kaldığının kabulü dolayısıyla da davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır.
Görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; davacının "yeni iktisap ve ihtiyaç nedeniyle tahliye istemli" ihtarname gönderilmek ve ihtarnamede tüm giderlerden kiracının sorumlu olacağı belirtilmek suretiyle davalıların kiracılık sıfatının kabul edildiği bu nedenle Yerel Mahkeme direnme kararının yerinde olduğu yönünde görüş beyan edilmiş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.  
Hal böyle olunca, yerel mahkemece bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.  
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 29.05.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi