1. Hukuk Dairesi 2015/13992 E. , 2018/11616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve karşı davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl dava, tapu iptali ve tescil ile tazminat ; karşı dava ise manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, davalı ile evleneceği inancıyla nişanlılık döneminde maliki olduğu 14 numaralı bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle devrettiğini, diğer yandan nişanlılık döneminde davalıya birtakım maddi yardımlarda da bulunduğunu, ancak davalının temlik sonrasında kendisinden ayrıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini,olmadığı takdirde bedelin iadesi ve uğramış olduğu manevi zararın tazmini için şimdilik 30.000,00 TL tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise davacı ile iki yıl boyunca aynı ev içerisinde yaşadıklarını, bu süreçte davacının bakımını üstlendiği için çekişme konusu taşınmazın bağışlandığını, davacının haksız eylemleri nedeniyle evi terk etmek zorunda kaldığını ve süreçte manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek, 5.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında nişan ilişkisinin bulunmadığı ve kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle asıl ve karşı davaların reddine karar verilmiştir.
1939 doğumlu davacının, maliki olduğu 14 numaralı bağımsız bölümü 10/03/2009 tarihinde 19.000,00 TL bedel karşılığında 1958 doğumlu davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Mahkemece, taraflar arasında nişanlılık ilişkisinin olmadığı saptanmak ve davalı-karşı davacının zararını ispatlayamamış olduğu gözetilmek suretiyle karşı davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı-karşı davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının temyiz itirazlarına gelince; iddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden aldatma (hile) hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanlarından tarafların evlenme kararı aldıkları, hatta bir süre birlikte yaşadıkları, davacının maliki olduğu taşınmazı evleneceği inancı ile davalıya temlik ettiği, davalının ise taşınmazı edindikten sonra davacıdan ayrıldığı ve evliliğin gerçekleşmediği, bu itibarla davacının hileye düşürüldüğü sabittir.
Hal böyle olunca, davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Diğer yandan, davacının tapu iptali ve tescil talebi yanında manevi tazminat talebinin de olduğu anlaşılmakla; mahkemece bu istek yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.