2. Ceza Dairesi 2018/4522 E. , 2019/19269 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, suç işyemek amacıyla örgüt kurma, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan ...’a yönelik 18/07/2005 tarihinde işlenen hırsızlık suçu yönünden birleşen davada sanık ... hakkında kamu davası açılmamış ise de zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması olanaklı kabul edilmiş; sanık ...’ın 19/11/2015 tarihli gerekçeli temyiz dilekçesinde, açıkça katılanlar ... ve ...’a yönelik hırsızlık suçu ile resmi belgede sahtecilik ve suç örgütü kurma suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik temyiz isteminin bulunmadığını belirttiğinden, sanık ... yönünden temyiz kapsamının, katılan ... ve müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
I- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
Mahkemenin 23/03/2010 tarihli ve 2005/739 Esas, 2010/91 Karar sayılı kararında, sanık ... hakkında suç örgütüne üye olmak suçundan beraat ve katılan ...’e yönelik (suç tarihi:18/07/2005) bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan 3 yıl hapis ve 32.630,00 TL adli para cezasına hükmedildiği, kararın sanık ... tarafından temyiz edilmediği, o yer Cumhuriyet savcısının 25/03/2010 tarihli temyiz isteminin ise sanık ... yönünden suç örgütüne üye olmak suçundan verilen beraat kararına ilişkin olup, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23/09/2013 tarihli ve 2013/17302 Esas, 2013/13703 Karar sayılı kararında da sanık ... yönünden sadece suç örgütüne üye olmak suçundan verilen beraat kararının eksik inceleme nedeniyle bozulmasına karar verildiği ve katılan ...’e yönelik dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği halde mahkemece, bozmadan sonra kurulan 05/10/2015 tarihli kararda, sanık ... hakkında suç örgütüne üye olmak suçundan beraat ve katılan ...’e yönelik değişen suç vasfına göre hırsızlık suçundan mahkumiyet kararının verildiği, her ne kadar sirayet nedeniyle mahkumiyet hükmü kurulduğu kararda açıkça belirtilmemişse de, 18/07/2005 olan suç tarihi itibariyle nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK’nın 158/1-f maddesinde öngörülen hapis ve adli para cezasına ilişkin yaptırıma göre nitelikli hırsızlık suçundan aynı Kanun’un 142/2-e maddesinde öngörülen hapis cezasına ilişkin yaptırımın sanık ... lehine olması nedeniyle bozma kararının sanık ...’e sirayet ettirilmesi gerektiğinden, mahkemenin 05/10/2015 tarihli kararı ile sanık ... hakkında hırsızlık suçundan sirayet nedeniyle hüküm kurulmasının hukuken geçerli olduğu, ancak Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23/09/2013 tarihli ve 2013/17302 Esas, 2013/13703 Karar sayılı kararındaki diğer sanıklar hakkındaki suç vasfının bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğuna ilişkin “3-d” bendindeki bozmanın, aynı suçu işleyen ve ilk kararı temyiz etmeyen sanık ...’a sirayet ettirilmesinin, sanık ...’a bozmadan sonra verilen 05/10/2015 tarihli kararı temyiz hakkı vermeyeceği ve sirayet müessesesinin yasal sonucu gereği hükümlünün bu kararı temyiz etme yetkisi bulunmadığından, temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
II- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nın 204/1. maddesinde tanımlanan suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanunun 66/1-e, 67/4. maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık dava zamanaşımının, suçun işlendiği 20/07/2005 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8.maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK"nın 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
III- Sanık ... hakkında katılanlar ..., ... ve müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçundan; sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ile katılanlar ..., ... ve müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçlarından; sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ile katılanlar ..., ..., ... ve müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçlarından; sanık ... hakkında müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçundan; sanık ... hakkında katılanlar ... ve ...’e yönelik hırsızlık suçundan; sanık ... hakkında katılan ... ve müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçundan; sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...’a yönelik hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Katılan ...’ın banka hesabındaki paranın sanık ...’un banka hesabına havale edilmesiyle suçun tamamlandığı gözetilmeden sanıklar ..., ... ve ... hakkında uygulanma koşulları bulunmayan teşebbüs hükümlerinin uygulanması ile; kazanılmış hak uygulamasının, tüm maddeler uygulanıp bulunan sonuç cezanın önceki verilen cezadan fazla olması halinde, infazın önceki ceza miktarı üzerinden yerine getirilmesine karar verilmek suretiyle yapılmasının gerektiği, somut olayda, müşteki ...’ya yönelik hırsızlık suçu yönünden aleyhe temyiz edilmeyen 23/03/2010 tarihli ilk hükümdeki 1 yıl hapis ve 3.300,00 TL adli para cezasının 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca sanıklar ..., ..., ..., ...ve ... lehine kazanılmış hak teşkil ettiğinden, anılan sanıklar hakkında 05/10/2015 tarihli kararda hükmolunan 3 yıl hapis cezasının, kazanılmış hak nedeniyle 1 yıl hapis ve 3.300,00 TL adli para cezası üzerinden infaz edilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedenleri yapılmamış; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanması ile; 5237 sayılı TCK"nın 58/9. maddesinin infaz rejimi ile ilgili olup kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden, anılan hükmün hukuki sonucu olarak infazda re’sen dikkate alınabileceği kabul edilmiştir.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
IV- Sanık ... hakkında katılan ...’e yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanması ile; 5237 sayılı TCK"nın 58/9. maddesinin infaz rejimi ile ilgili olup kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak, sanık hakkında kurulan hüküm yönünden, anılan hükmün hukuki sonucu olarak infazda re’sen dikkate alınabileceği kabul edilmiş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanık hakkında katılan ...’e yönelik hırsızlık suçuna ilişkin olarak bozma kararından önce kurulan 23/03/2010 tarihli hükmün, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince bozulduğu, bu haliyle kazanılmış hak teşkil eden 23/03/2010 tarihli hükümde nitelikli dolandırıcılık suçundan 2 yıl hapis ve 21.753,00 TL adli para cezasına hükmedildiği halde, sanık hakkında yeniden hüküm kurulurken, 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesine göre sanığın kazanılmış hakkı gözetilmeden hırsızlık suçundan neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun"un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hüküm fıkrasının “9. no’lu” bendinde sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 142/2-e, 62/1. maddelerinin uygulanması sonucunda belirtilen “2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” ibaresinden sonra gelmek üzere “1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi gereğince kazanılmış hak gözetilerek, sanık ...’ın cezasının neticeten 2 yıl hapis ve 21.753,00 TL adli para cezası üzerinden infazına" ibaresi eklenmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
V- Sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
23/03/2010 tarihli ilk kararda, sanık hakkında katılan ...’a yönelik 27/06/2005 tarihinde işlenen hırsızlık suçundan, 29/06/2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki TCK’nın 158/1-f. maddesi uyarınca 2 yıl hapis ve 40.000,00 TL adli para cezasına hükmedildiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23/09/2013 tarihli kararında, suç vasfının TCK’nın 142/2-e. maddesi uyarınca hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilerek katılan ...’a yönelik hırsızlık suçu yönünden kararın sanık aleyhine bozulduğu, bozmadan sonra kurulan 05/10/2015 tarihli hükümde ise sanık hakkında TCK’nın 142/2-e. maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasına hükmedildiği belirlenerek yapılan incelemede;
1412 sayılı CMUK"nın 326. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre “Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar, sanık, katılan ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir.” şeklindeki hükümlere rağmen, sanık dinlenmeden davanın sonuçlandırılması suretiyle 1412 sayılı CMUK"nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.