Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/31620
Karar No: 2016/1581
Karar Tarihi: 21.01.2016

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/31620 Esas 2016/1581 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/31620 E.  ,  2016/1581 K.
"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
BİRLEŞEN DAVA : İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, asıl davada, gece tazminatı ile ücret alacağı, fazla mesai ücreti, ikramiye fark alacaklarının, birleşen davada, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile izin ücreti, boşta geçen süre ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilin davalı şirkete ait işyerinde 1986-2002 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, bu süre içinde davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden aidat ödemek suretiyle yararlandığını, davalı işyerinde aralıksız olarak aynı işte çalışmakta iken, 2002 yılında davalı işveren tarafından görev yeri değişikliği yapılmış gibi gösterildiğini, müvekkilinin bunu kabul etmeyip iş akdini haklı nedenle feshetmiş gibi gösterilerek, muvazaalı taşeron kayıtları üzerinden kısa bir süre asgari ücretle yada ona yakın ücretle çalışmış gibi gösterildiğini, daha sonra tekrar davalı şirket kayıtlarına geçirildiğini, bu süre içerisinde gerçekte çıkışının yapılmadığını, kesintisiz aynı işi yapmaya devam ettiğini, sendika üyeliğinin de herhangi bir kesintiye uğramadığını, işverenin muvazaalı bu işlemi de işten çıkarma tehdidi ve baskısı ile gerçekleştirdiğini, bu muvazaalı işlem sonrası müvekkilini yeniden kendi kayıtlarına geçirirken de asgari ücretle işe başlatmış göstererek oransal zamlarını bu düşük ücrete uyguladığını, bu şekilde daha yüksek olan müktesap ücretine oransal zamlarını uygulamaması sonucu ücretlerinin ve ücrete bağlı ikramiye, ile ücretin %10 fazlası tutarında ödenmesi öngörülen gece çalışma ücreti (vardiya tazminatı) ve %100 zamlı ödenmesi öngörülen ve bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek, ücret, fazla çalışma, gece tazminatı, ikramiye fark alacaklarını istemiştir.
Davacı vekili İş Mahkemesinin 2009/779 Esas sayılı birleştirilen dava dosyasındaki 25.11.2009 havale tarihli dava dilekçesinde ise; davalı işveren nezdinde çalışan müvekkilinin zamlarının alması gereken ücretlere uygulanmaması sonucu ücret ve ücrete bağlı ikramiye, fazla çalışma ve gece çalışma tazminatı alacaklarının tahsili için İş Mahkemesine 2009/779 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davada fazlaya ait talep haklarını saklı tuttuklarını, bu dosyanın anılan dosya ile birleştirilerek, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre geniş anlamda ücret alacakları içinde yer alan ücret, ikramiye, fazla çalışma ve gece çalışma tazminatını da talep zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek, ücret farkı, fazla çalıma ücreti farkı, ikramiye farkı, gece çalışma ücreti farkı, kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı, izin ücreti, 4 aylık ücret ve diğer haklar farkı, 8 aylık işe başlatmama tazminatı farkı alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; öncelikle davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının çalıştığı davalı şirketçe 26.11.2001 tarihinde satın alındığını, davacı ve arkadaşlarının kıdem tazminatlarını talep ettiklerini, müvekkili şirketin de 22.11.2002 tarihinde davacı ve diğer işçilerin görevlerini “Sapancı” olarak değiştirdiğini, ancak görev değişikliğini kabul etmeyerek 1475 sayılı yasanın 16. maddesi gereğince iş akitlerini kendilerinin feshettiğini, bunun üzerine kıdem tazminatı ve diğer haklarının ödendiğini, davacı ve arkadaşlarının daha sonra taşeron şirkette işe başladıklarını, bir süre sonra taşerondan da istifa ederek tekrar davalı şirkette çalışmak üzere başvurduklarını, davacı ve arkadaşları ile yeni sözleşme ilişkisi kurulduğunu, ancak önceki hizmet sözleşmesindeki ücretin verilmediğini, tehdit ve baskı olmadığını, kaldı ki B.K.’nun 31. maddesi gereğince bunun 1 yıllık süre içinde ileri sürülmesi gerektiğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Davacı işçinin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü işlemi bizzat imzasıyla gerçekleştirdiği, kriz ortamında aldığı kıdem tazminatını değerlendirdiği, uzun yıllar çalışmaya devam ettiği düşünüldüğünde, yaklaşık 5 yıl bir süre geçtikten sonra bu davayı açarak irade fesadı ve muvazaa iddialarıyla hak talebi, dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, ödenen kıdem tazminatının önceki hizmet dönemini ekonomik değer açısından karşılayarak bu şekilde önceki çalışma dönemi tasfiye edildiğini, Yargıtay 9. hukuk dairesinin emsal nitelikteki 12.06.2008 tarih ve 3216/15280 sayılı kararı da aynın da aynı yönde olduğunu, tarafların sonraki bir süreçte ücreti belirleyerek yeni bir iş ilişkisi içine girmelerinin mümkün olup, sonraki dönemde işçi ve işveren sendikaları tarafından imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile mevcut durumun benimsendiğini, somut olaya özgü tarihsel süreç, işçi ve işveren işlem ve eylemleri dikkate alarak güven teorisi çerçevesinde davanın reddine karar vermiştir.
Mahkemenin 12.05.2010 tarihli kararının, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.11.2012 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davalı şirketin temyizi bakımından;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8 inci maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale ettirildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve temyiz harç ve giderlerinin mahkeme veznesine yatırılması gerekir. 6100 Sayılı HMK geçici 3 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2 nci fıkrasında ise;"Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." denmiştir.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK"nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davalı vekili tarafından temyize konu edilen miktar ihbar tazminatı 228,37 TL, boşta geçen süre ücreti 521,32 TL ve yıllık izin ücreti 1.193,40 TL olmak üzere toplam 1.943,09 TL olup, bu miktar karar tarihi itibariyle 2.080,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK’un 427/2, 432/4 maddeleri uyarınca REDDİNE, nispi temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
2-Davacı işçinin temyizine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 21.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi