3. Hukuk Dairesi 2020/8552 E. , 2021/2894 K.
"İçtihat Metni"
Davacı... Varlık Yönetim A.Ş. ile davalı ... aralarındaki itirazın iptali davasına dair ... Tüketici Mahkemesinden verilen 03/12/2015 tarihli ve 2014/2164 E.-2015/2361 K. sayılı hükmün onanması hakkında (kapatılan)13.Hukuk Dairesince verilen 08/04/2019 tarihli ve 2016/21328 E. 2019/4645 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, temlik eden ... Bankası A.Ş. ile davalı borçlu arasında tanzim edilen 04/12/2006 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ile davalıya kredi kullandırıldığını, anılan kredi sözleşmesi hükümleri çerçevesinde borç ödenmediğinden davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/25180 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dava konusu icra dosyası alacağının ... Bankası A.Ş. tarafından ... Varlık Yönetim A.Ş."ye devir ve temlik edildiğini, dosya alacaklısı LBT Varlık Yönetim A.Ş."nin ise 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararı ile T... Varlık Yönetim A.Ş. ile "... Varlık Yönetim A.Ş." hükmi çatısı altında birleştiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, işbu icra takibine vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, ayrıca borçlunun % 40"dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ... Varlık Yönetim A.Ş.’nin Hayat Varlık Yönetim A.Ş. hükmi çatısı altında birleştiği beyan edilmiş ve yargılamaya işbu davacı tarafça devam edilmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu da gözetilerek, davanın kabulüne, davalının... İcra Müdürlüğü"nün 2013/25180 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlar dahilinde devamına, %20 icra inkar tazminatı olan 3.247,41 TL"nin davalıdan tahsiline, karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu hüküm Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 tarih 2016/21328 E.- 2019/4645 K., sayılı kararı ile onanmış; davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1- Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, HUMK"nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
2-Dava, taraflar arasında imzalanan tüketici kredisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki kredi sözleşmesi incelendiğinde, davalının, davacı bankadan 04/12/2006 tarihinde 24 ay vadeli, 30.000,00-TL tutarında tüketici kredisi kullandığı, kredi sözleşmesinde akdi faiz oranının yıllık % 20,88 , temerrüt faiz oranının ise yıllık %27.144 olarak belirlendiği görülmektedir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, akdi faiz oranının ,tarafların hür ve serbest iradeleri ile imzalanan Tüketici Kredisi Sözleşmesi’nin 5. maddesine göre yıllık %20.88 olarak belirlendiği, temerrüt faiz oranının sözleşmenin 5.maddesine göre yıllık %27.144 olarak hesaplandığı, temerrüt faiz oranının, icra takibinde %27.12 olarak talep edildiğinden akdi faizin yüzde otuz fazlasını geçmediği belirtilerek, taraflarca kararlaştırılan %20.88 akdi faiz ve %27.12 temerrüt faiz oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak; Uyuşmazlığın Dairemiz incelemesine geldiği aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlükte olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesinde "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır " denildikten sonra, görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen “ Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz ” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda, uyuşmazlığın çözümü bakımından, 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK"nın 88. ve 120. maddeleri irdelenip değerlendirilmelidir.
TBK"nın 88. ve 120. maddelerinin düzenleniş amacı ve niteliği gözetildiğinde, emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re"sen gözetileceğinin kabulü gerekir
O hâlde, mahkemece, temlik eden bankanın davalıdan talep edebileceği akdi ve temerrüt faizinin TBK"nın 88. ve 120. maddesine göre belirlenmesi, bu bağlamda izah edilen hususları kapsayan, taraf ve yargı denetimine elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenlemeler göz ardı edilerek hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kararın yukarıdaki (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının karar düzeltme talebi kabul edilmeli ve dairemiz onama kararı kaldırılıp, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair karar düzeltme itirazlarının reddine,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi"nin 08/04/2019 gün ve 2016/21328 Esas-2019/4645 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, 17/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başkan