Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Dairemizin 16/11/2017 tarihli bozma ilamı üzerine dosyanın uzlaşma bürosuna gönderildiği ancak usulüne uygun uzlaşma teklifine rağmen tarafların uzlaşamadıkları belirlenerek yapılan incelemede; Sanığın dedesi olan ..."in arazileri ile ilgili işlemleri yürütmek amacıyla noterde düzenlenen vekaletname ile torunu olan sanığı vekil kıldığı, dedesinin vefatı üzerine bahse konu vekaletnamenin geçersiz hale geldiği, ancak sanığın dedesinin hesabından toplam 5.050 TL"yi geçersiz vekaletnameye istinaden çekmek suretiyle ..."in mirasçıları aleyhine üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda; Sanığın dedesinin hesabında bulunan paradan yalnızca 5.050 TL"lik kısmı çektiği, çektiği parayı da ölen dedesine ait tarlanın tohum gübre borcuna yatırdığı, parayı çektiğinde dedesinin öldüğünü bilmediği, bilseydi söz konusu eylemi gerçekleştirmeyeceğine ilişkin savunmasının aksine delil bulunmadığı gibi hesaptaki paranın tamamını çekmeyen sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediği anlaşılmakla, sanık hakkında atılı suç yönünden beraat hükmü kurulması yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.