Hukuk Genel Kurulu 2013/2398 E. , 2015/1462 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Beyşehir Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22.05.2013
NUMARASI : 2013/207 E-2013/349 K.
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyşehir Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.12.2011 gün ve 2010/732 E-. 2011/1074 K. sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 28.02.2013 gün ve 2013/931 E.-2013/2385 K. sayılı ilamı ile ;
(...Davacı dilekçesinde ve aşamalarda özetle, Köy içi mevkiinde kain 159 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında kendi adına tespit gördüğünü, ancak zilyetliğini sürdürdüğü bir kısım yerin Maliye adına tespit gören 159 ada 1 parsel içerisinde kaldığını, yanlış yazılan bu kısmın tapu kaydının iptali ile 159 ada 4 parsele eklenmek suretiyle tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili yapılan tespitin doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; bir kısım tanık beyanlarına itibar ederek zilyetlik ile kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluştuğu görüşü ile fen bilirkişisinin raporunda A harfi ile belirtilen kısma yönelik talebin kabulüne, B harfi ile gösterilen bölüme yönelik talebin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi bilirkişi raporlarına dayanarak dava konusu edilen yerin ekilip biçilmediğini, zamanaşımı şartlarının oluşmadığını ileri sürerek A harfi ile belirtilen kısma yönelik olarak temyiz etmiştir.
Dosya içerisindeki 31.10.2011 tarihli zirai bilirkişi raporunda 8-10 seneden bu yana herhangi bir faaliyette bulunmadığının ifade edildiği, ilgisi nedeniyle getirtilen Beyşehir Kadastro Mahkemesi"nin 2008/88 Esas, 2009/221 Karar sayılı dosyası içerisindeki 08.07.2009 tarihli zirai bilirkişi raporunda; 159 ada 1 parselin üzerinde uzun yıllardır (20-25 yıl) herhangi bir bitkisel üretim yapılmadığından dolayı arazi kullanma ve şekli sınıflandırmasına göre hali arazi, boş niteliğinde olduğunun belirtildiği saptanmıştır.
Taşınmazın uzman bilirkişilerin raporlarıyla belirlenen bu niteliği gözönünde tutularak, davacının eklemeli 20 yıllık zilyetliğini açıklayan soyut nitelikli ve takdiri delil niteliğindeki yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, zilyetliğini sürdürdüğü bir kısım yerin Maliye adına tespit gören 159 ada 1 parsel içerisinde kaldığını, yanlış yazılan bu kısmın tapu kaydının iptali ile kendisine ait 159 ada 4 parsele eklenmek suretiyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetlik ile kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluştuğu görüşü ile fen bilirkişisinin raporunda A harfi ve kırmızı renkle gösterilen kısma yönelik talebin kabulüne, B harfi ile gösterilen bölüme yönelik talebin ise şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, davalı Hazine temsilcisinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece bozmadan önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş; hükmü davalı Hazine vekili temyize getirmiştir.
Davacı tarafın kısmi redde ilişkin temyiz talebi bulunmadığından; uyuşmazlık hükme esas alınan bilirkişi raporunda A harfi ile ve kırmızı renkle taralı olarak gösterilen alanda davacı lehine TMK" nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca tescil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Özel Daire tarafından bozma gerekçesi yapılan 31.10.2011 tarihli zirai bilirkişi raporunda uyuşmazlık konusu alanda 8-10 seneden bu yana herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığı, ilgisi nedeniyle getirtilen Beyşehir Kadastro Mahkemesi"nin 2008/88 Esas, 2009/221 Karar sayılı dosyasındaki 08.07.2009 tarihli zirai bilirkişi raporunda ise 159 ada 1 parsel sayılı taşınmazın üzerinde 20-25 yıldır herhangi bir bitkisel üretimin yapılmadığı belirlenmiştir. Ancak, Kadastro Mahkemesi dosyasında bulunan bilirkişi raporunda dava konusu 159 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dava edilen kısımlarının ayrı ayrı irdelendiği, geriye kalan 159 Ada 1 parsel içerisindeki kısımların arazinin bütününe yönelik genel nitelikteki değerlendirmeye tabi tutulduğu vurgulanmıştır. 31.10.2011 tarihli zirai bilirkişi raporunun ise yalnızca dava edilen kısımlara ilişkin özel nitelikte rapor olduğu, bu raporda taşınmazın ilgili kısımlarının 8-10 yıl evveline kadar ekildiğinin açıkça tespit edildiği saptanmıştır.
Diğer yandan Aharfi ve kırmızı renkle gösterilin kısmın davacıya ait 4 parsel sayılı taşınmazla zeminde uyum göstermesi, kadastro tespitinin 2007 yılında yapılmış olması, keşif tarihine kadar davacı tarafın hazine adına tespit gören A harfi ile gösterilen kısmı kullanmasının beklenemeyeceği hususları dikkate alındığında; 31.10.2011 tarihli zirai bilirkişi raporuna itibar etmek gerekeceği açıktır. Biri dışında mahalli bilirkişi ve tanıklar da dava konusu A harfi ile gösterilen kısmın kadastro tespitinden 4-5 yıl evveline kadar ekildiğini, son dönemde ekilmeme nedeninin çevreye evlerin yapılması ve hayvanların geçiş güzergahı üzerinde bulunması olduğunu, davacının zilyetliği terk iradesi olmadığını dile getirmişlerdir. Bu deliller ışığında A harfi ile gösterilen kısım bakımından davacının davasının kabulü doğru olduğundan, mahkemenin direnme kararı bu nedenle yerindedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 29.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.