6. Hukuk Dairesi 2015/11632 E. , 2016/1734 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalılardan ... ile katılma yoluyla davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.703,00 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalılardan ..."ın 15/07/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile aylık 700,00 TL bedelle kiracı olduğunu, diğer davalının ise müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, bir yıllık kira sözleşmesinin bitiminden sonra kararlaştırılan %10"luk kira artışının yapılarak 770,00 TL"den kira bedelinin ödendiğini, iki ay sonra da mecuru boşalttıklarını, mecurun iki ay on gün boş kaldıktan sonra ancak 700,00 TL"den kiraya verilebildiğini, bu nedenle 847,00 TL"den ödenmeyen iki ay on günlük kira bedeli 1.976,00 TL, iki aylık eksik ödenen 154,00 TL kira bedeli, depozitodan kalan 165,00 TL ve yeni yapılan kira sözleşmesi ile eski sözleşme arasında oluşan dönem sonuna kadar ki kira kaybı olan 1.127,00 TL olmak üzere toplam 3.442,00 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığını, davalının haksız yere borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı ... , davanın reddini savunmuştur.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Kira sözleşmelerinde, kefilin sorumluluğu kural olarak kira süresi ile sınırlıdır. Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun"un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması da şarttır. Başka bir ifade ile ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir. Hakim, bu yönleri resen dikkate almakla yükümlüdür.
Olayımıza gelince; Takibe konu kira akdi 15/07/2007 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira olup davalı borçlu ... kira sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamıştır. Davacı alacaklı 16/02/2010 tarihinde kiracı ve kefil aleyhine başlattığı icra takibi ile 30/8/2009 tarihinden sonraki dönem için 847,00 TL"den erken tahliye nedeniyle iki ay on günlük kira bedeli 1.976,00 TL, 2009 yılı Ağustos ve Eylül ayları için eksik ödenen 154,00 TL kira bedeli, depozitodan kalan 165,00 TL ve yeni kiracı ile akdedilen 25/11/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile eski sözleşme arasında oluşan dönem sonuna kadar ki kira kaybı olan 1.127,00 TL olmak üzere toplam 3.442,00 TL alacağın tahsilini istemiştir. Kira sözleşmesinin hususi şartlar 18. maddesinde kefilin kefaletinin müşterek ve müteselsil olduğu , kefilin kontratının ilk yapıldığındaki kira dönemi ve belirlenen süre için kefaletinin kabul edildiği kararlaştırılmıştır. Bu nedenle kefilin uzayan dönemde de kefaletinin devam edeceğine ilişkin sözleşme hükmü geçersiz olup, kefilin sorumluluğu, sözleşmede belirlenen bir yıllık kira süresi ve miktarı ile sınırlıdır. Takibe konu kira alacağı uzayan döneme ve makul süre tazminatına ilişkin olduğundan, davalı ... hakkındaki itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı kefil yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
3-Davalı ..."ın temyiz itirazlarına gelince; Takip konusu 15/07/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 8. maddesinde kiracının, kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Kiracı fesih ihbar süresine uymadan kiralanan taşınmazı 30/08/2009 tarihinde tahliye etmiştir. Bu durumda kiracı kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte davacı kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerekir. Aksi halde hakim tarafından alacak miktarı tenkise tabi tutulur. Bu durumda davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşularla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Ama ne var ki sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde taraflar bir aylık feshi ihbar süresi belirlemekle bu süreyi bir ay olarak kararlaştırmışlardır. Bu durumda mahkemece yeniden kiraya vermek için gereken makul süre bir ay kabul edilerek bir aylık kira bedeli üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde makul süre kira bedelinin saptanması suretiyle fazla kira parasına hükmedilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.