Esas No: 2013/1970
Karar No: 2015/1448
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1970 Esas 2015/1448 Karar Sayılı İlamı
- YAŞLILIK AYLIĞININ YENİDEN DÜZENLENMESİ İSTEMİ
- TBMM BAŞKANI İKEN GÖREVİNDEN AYRILANLARA YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI
- KANUNLARIN GERİYE YÜRÜMEMESİ
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 433
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 43
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 28
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 29
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 32
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 34
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 37
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 19. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.10.2011 gün ve 2010/475 E. 2011/882 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05.02.2013 gün ve 2011/17533 E. 2013/1233 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Kısa karar 26.5.2010 tarihinde davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş olup 16.12.2011 günlü temyiz dilekçesi;temyize cevap niteliğinde olup, İş Mahkemelerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433. maddesindeki cevap dilekçesiyle temyize paralel bir hüküm bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin reddine,
2-Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Davacının, davacının TBMM başkanlığı görevi nedeniyle 5434 sayılı Yasa uyarınca emeklilik aylığı almakta olduğu taraflar arasında çekişmesizdir.
Davacı tarafından, emeklilik aylığının tespitinde esas alınması istenen, 5510 sayılı Yasanın “CUMHURBAŞKANLIĞI, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI VE BAŞBAKANLIK GÖREVİNDE BULUNANLARIN AYLIKLARI” başlıklı 43. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75"i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.” düzenlemesini içermektedir.
“Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E., 2004/533 K.)
5510 sayılı Yasa, Yasanın yürürlük tarihi öncesinde emekli olanların aylıklarının 5510 sayılı Yasanın 43. maddesindeki düzenleme uyarınca yeniden tespitine olanak veren bir hüküm içermediği gibi; 5510 sayılı Yasanın Geçici 4. Maddesinin bir, iki ve beşinci fıkralarında yer alan, “Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Yasaya göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Yasanın 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasada kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Yasanın 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.
Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre işlem yapılır.Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Yasayla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Yasa hükümleri ayrıca dikkate alınır…” içerikli düzenleme de, 5510 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde 5434 sayılı Yasa uyarınca emekli olanlar yönünden uygulanacak mevzuatı açıkça ortaya koymuştur.
5510 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan, “5434 sayılı Yasaya göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsamında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malûllük ve vazife malûllüğü aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır.” düzenlemesi de, barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılan değişiklik sonucunda, sigortalının emekliliği öncesi dönemde bulunduğu rütbe, kadro ve sair konumlara ilişkin değişikliklerin, emeklilere de yansıtılması olanağını öngörmekte olup; aktif çalışanlara yönelik bir hüküm içermeyip, münhasıran emeklilik aylıklarının bağlanması ve hesabı konusunda düzenleme getiren 5510 sayılı Yasanın 43. maddesinin, barem, teşkilat, kadro ve sair kanun değişikliği olarak nitelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 26.01.2012 gün ve 28185 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak, 1/1/2012 tarihinden geçerli olmak üzere 1/3/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6270 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 38. maddede, maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanacağı düzenlenmiş olup, son fıkrasında, bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmayacağı ve geriye dönük hak talep edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılan değerlendirme uyarınca, 5434 sayılı Yasa iştirakçisi olarak emekli konumunda bulunan davacı yönünden, 5510 sayılı Yasanın 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı yönü gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır …)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; yaşlılık aylığının yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 18.10.1995 ile 24.12.1995 tarihleri arasında TBMM Başkanı olarak görev yapan ve 18.04.1999 tarihinde emekliye ayrılan müvekkiline bağlanan emekli aylığının 01.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinde belirtilen miktarda olduğunun tespitini, tespitin yapılması durumunda 01.10.2008 tarihinden dava sonuna kadar oluşan aylık maaş farklarının davalı Kurumdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesinin, 01.10.2008 tarihinden önce emekli olanlara uygulanamayacağı yolunda herhangi bir hükme yer verilmediği, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından 01.10.2008 tarihinden önce emekli olanlar ile 01.10.2008 ve sonrasında emekli olanların aylıklarının denkleştirilmesi yoluna gidilmemesinin sosyal devlet anlayışına aykırı olduğundan bahisle davanın kabulüne dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki kararındaki gerekçeler genişletilerek direnilmiş, direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu iştirakçisi olarak emekli olan davacı yönünden, 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin mevzuatın incelenmesi gerekmektedir.
Davacının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak görev yapmakta iken emekli olduğu ve halen emekli maaşı aldığı hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
5510 sayılı Kanun’un “5434 sayılı Kanun’a ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin bir ve beşinci fıkraları uyarınca,
“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur...
Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.”
Düzenlemede açıkça belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi öncesinde 5434 sayılı Kanun uyarınca emekli olanlar yönünden yine 5434 sayılı Kanun uygulanacaktır.
Öte yandan 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 3 ve 4. fıkralarına göre;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75"i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28. maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28. maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29. maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.”
Görüldüğü üzere anılan hükümler 5510 sayılı Kanun"un yürürlük tarihi öncesinde emekli olanların aylıklarının 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesindeki düzenleme uyarınca yeniden tespitine olanak veren bir hüküm içermemektedir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan;
“5434 sayılı Kanuna göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsamında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malûllük ve vazife malûllüğü aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır.”
Düzenlemesi barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılan değişiklik sonucunda, sigortalının emekliliği öncesi dönemde bulunduğu rütbe, kadro ve sair konumlara ilişkin değişikliklerin, emeklilere de yansıtılması olanağını öngörmekte olup münhasıran emeklilik aylıklarının bağlanması ve hesabı konusunda düzenleme getiren 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinin, barem, teşkilat, kadro ve sair kanun değişikliği olarak nitelenmesi olanağı da bulunmamaktadır.
Öte yandan yargılama sırasında 26.01.2012 gün ve 28185 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak, 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6270 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 38. maddesi ile,
“Bu Kanunun 43 üncü maddesindeki % 42 oranı yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar % 45 olarak uygulanır.
Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43. maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43. maddesi hükmünden yararlanır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenler ile daha önce yasama organı üyeliği görevi sona ermiş olanlardan veya dışarıdan bakanlığa atanmış olanlardan halen milletvekilliği esas alınarak emekli aylığı ödenenlerin, bu Kanunun 43. maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, aynı maddenin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen 2 yıllık süre şartı aranmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile dışarıdan atandığı bakanlık görevi sona erdiği halde, malullük, yaşlılık veya emeklilik aylığı bağlanmasına hak kazanamayanlardan, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılık ilişkisi devam edenlerin veya bu kapsamda sigortalılık ilişkisi kurmaları gerekenlerin bu sigortalılık ilişkisinden kaynaklanan emekli kesenekleri ve kurum karşılıkları, bu Kanunun ek 7 nci maddesi ile belirlenmiş olan esas ve usuller çerçevesinde ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde, başvurularını izleyen aybaşından başlayarak 4 yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanır.
Bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmaz ve geriye dönük hak talep edilemez.”
Şeklinde düzenleme getirilmiş ise de maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanacağı düzenlenmiş olup, son fıkrasında, bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmayacağı ve geriye dönük hak talep edilemeyeceği de vurgulandığından somut uyuşmazlığa uygulanması mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce Yerel Mahkeme kararının yerinde olduğu ve davacının emekli aylığının denkleştirilebileceği ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma ilamında belirtilen açıklamalar dikkate alınarak yerel mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 27.05.2015 günü oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.