
Esas No: 2014/1045
Karar No: 2015/1446
Karar Tarihi: 27.05.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1045 Esas 2015/1446 Karar Sayılı İlamı
- SATIŞ SÖZLEŞMESİNE KONU BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN SÜRESİNDE TESLİM EDİLMEMESİ
- TAZMİNATTA İNDİRİM YAPILAMAMASI
- YENİLEMENİN AÇIK İRADE İLE OLACAĞI
- KİRA KAYBI TAZMİNATI İSTEMİ
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 88
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 161
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 114
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 2
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 3
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 106
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 123
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 124
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 125
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 133
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 182
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.09.2012 gün ve 2011/919 E 2012/898 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.04.2013 gün ve 2013/9302 E, 2013/9722 K sayılı ilamı ile;
(...Davacı, davalı ile aralarında konut satışına ilişkin M... Alt Gelir Gurubu Toplu Konut Projesi Gayrimenkul Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 3.maddesinde taşınmazın teslim süresinin 16 ay olduğunu, ancak süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek geç teslim nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuş, davalı geç teslimin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3.maddesinde dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Buna göre, davacı geç teslim nedeniyle kira kaybına ilişkin tazminat isteyebilir. Kira kaybına ilişkin tazminat istenebilmesi için, davalı TOKİ"nin yaptığı ve 16 ay içinde teslimini taahhüt ettiği dairenin alt gelir grubu projesi kapsamında olmasının bir önemi yoktur. Öyle ise mahkemece anılan sözleşmeye göre belirlenecek teslim tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre belirlenerek bu süreye ilişkin kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ......)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; satış sözleşmesine konu edilen bağımsız bölümün sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle gecikme tazminatı ( kira kaybı) isteğine ilişkindir
Davacı vekili ,taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış sözleşmesine göre sözleşmeye konu edilen bağımsız bölümün 16 ay sonra teslim edilmesi gerekirken halen teslim edilmediğini , davacının kira kaybı nedeniyle zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sözleşmede teslim tarihine ve geç teslim halinde tazminata ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, teslim süresinin başlangıcının da belirtilmediğini, bu durumda davalı idare tarafından taahhüt edilen bir teslim tarihinin bulunmadığını, taksitlerin başkanlık oluru ile ertelendiğini, BK.nun 88. maddesine göre kendi edimini yerine getirmeyen davacının karşı edimin ifasını isteyemeyeceğini, ayrıca talep edilen miktarın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece; taksitlerin idare tarafından ertelendiği,davacının da taksitleri ödememek suretiyle bunu kabul ettiği, bu durumda önceki sözleşmeye ilişkin dairenin süresinde teslim borcunun ortadan kalktığı, bir kuruş peşinat yatıran davacının hiç taksit ödemeden sözleşme bedelinin yarısı kadar tazminatı tahsil etmesinin objektif hukuk ilkeleriyle de bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçeye ilaveten taksit ödemelerinin ertelenmesi, davacının da hiç taksit ödemeyerek bunu kabul etmesi sonucunda sözleşmenin yenilendiği , bunun kabul görmemesi durumunda Borçlar Kanunu 182. maddesi ( mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 161 md.) gereğince tazminattan indirim hususunun ve bunun da kabul edilmemesi durumunda MK 2 ve 3 maddeleri ile objektif hukuk ilkeleri çerçevesinde hiç taksit ödemeyen davacının sözleşme bedelinin yarısına yakın tazminat tahsil etmesinin haksızlığa neden olacağı gerekçesiyle ilk kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı idare tarafından taksit ödemelerinin ertelenmesi, davacının da buna uygun olarak taksitleri ödememiş olması karşısında sözleşmenin yenilenmiş sayılıp sayılmayacağı, buna göre geç teslim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, TBK 182 (BK 161) ve TMK 2 ve 3 maddelerinin somut olaya uygulanmasının gerekli olup olmadığı , varılacak sonuca göre davacı lehine gecikme tazminatına karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile taşınmazın, davalı tarafından davacıya satıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3.maddesinde taşınmazın 16 ayda teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesi geçerli olup sözleşmeye sadakat ilkesi gereğince tarafları bağlar.
Davacı, konutun sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmediğini ileri sürerek, geç teslimden kaynaklanan tazminat isteminde bulunmuştur.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 106. maddesinde, karşılıklı yükümlülükleri içeren sözleşmelerde borcun yerine getirilmemesi (ifada gecikme) halinde, alacaklının hakkını, nasıl kullanacağı düzenlenmiştir.
Alacaklı, BK 106/2 maddede öngörülen seçimlik haklardan birisini kullanabilmesi için borcu yerine getirmekte direnen borçluya mehil vermek zorundadır. Ancak aynı Kanun’un 107.maddesinde yazılı hallerden birinin bulunması halinde “1-Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa; 2-Borçlunun temerrüdü neticesi borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise; 3- Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa” mehil tayinine gerek yoktur. Davalı satıcının, borcunu 16 ay içinde yerine getireceği sözleşmede kabul edildiğine göre, BK.nun 106/1.maddesi gereğince bir önel (mehil) belirlenmesine gerek yoktur.
BK.nun 106/2 maddesinde, borcun yerine getirilmemesi halinde alacaklıya üç seçimlik hak verilmiştir. Bunlar, 1-Her zaman gecikmiş işi yerine getirme (ifayı) ve gecikme tazminatı isteme; 2-Sözleşmenin ifasından vazgeçilerek olumlu zararı isteme; 3-Sözleşmeyi feshederek olumsuz zararı isteme şeklide açıklanmaktadır. Davacı görülmekte olan davada, bu seçimlik haklardan aynen ifa ve gecikme tazminatını istemiştir (Hukuk Genel Kurulu 26.06.2013 gün ve 2013/13-693-886 sayılı kararı).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 123,124 ve 125. maddelerinde de benzer düzenlemelere yer verilerek borçlunun temerrüde düşmesi durumunda alacaklının borcun ifası ile birlikte gecikme sebebiyle tazminat isteyebileceği seçimlik bir hak olarak öngörülmüştür.
Öte yandan direnme kararında borcun yenilendiğinden bahsedilmekteyse de gerek Borçlar Kanunu"nun 114 ve gerekse Türk Borçlar Kanunu"nun 133. maddelerinde düzenlenen yenileme için tarafların açık iradesi gerekli olup somut olayda bu koşul gerçekleşmediğinden borcun yenilendiği kabul edilemez. Borçlar Kanunu"nun 161 ve Türk Borçlar Kanunu"nun 182. maddeleri ile MK. 2 ve 3. maddesine göre tazminattan indirim yapılması gerektiğine ilişkin direnme kararı ise davalı idarenin kendi kusuru nedeniyle taşınmazın geç tesliminden dolayı tazminat miktarında indirim isteyemeyeceği gözetilerek haklı bulunmamıştır.
Bu durumda mahkemece, geciken teslim süresine ilişkin tazminat belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 27.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.