Hukuk Genel Kurulu 2013/2446 E. , 2015/1445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/09/2012
NUMARASI : 2012/322-2012/392
Taraflar arasındaki “itirazın iptali ve alacak ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince itirazın iptali davasının kabulüne, alacak davasının reddine dair verilen 29.04.2010 gün ve 2009/199 E. 2010/193 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılardan D.. Pazarlama Dağıtım ve Tic.A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 05.03.2012 gün ve 2011/15016 E , 2012/3347 K sayılı ilamı ile;
(....Dava, kira alacağının tahsili istemi ile yapılan takibe vaki itirazın iptali ve takip konusu edilmeyen kira alacağı ve tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece her iki davalı hakkındaki alacak talebinin davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile reddine, davalı D...Paz. Dağ. Ve Tic. A.Ş. hakkındaki itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından, reddedilen alacak davası yönünden, davalı Şirket tarafından ise kabul edilen itirazın iptaline ilişkin hüküm yönünden temyiz edilmiştir.
Davacı, aynı davalıya yönelik birden fazla alacağını, yasal engel bulunmaması halinde aynı dava dilekçesinde talep edebilir. Bu durum doktrinde objektif dava birleşmesi olarak tanımlanmıştır. Davacı tarafından birden fazla alacağın birlikte talep edilmesi halinde davalar birlikte görülebileceği gibi, HMUK"nun 46. (HMK"nun 167) maddesi gereğince yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece karar verilebilir. Davaların sırf birlikte açılması yahut taleplerin açık olmaması nedeni ile bir kısım taleplerin reddine karar verilemez.
1-Davalı M...yönünden alacak davası bakımından temyiz incelemesinde:
İhtiyari dava arkadaşı olan davalılardan M.. Tebligat Kanunun 35. maddeye göre tebligat yapılmıştır. Dava tarihinde ve davalıya tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 sayılı Kanun"un 35/2. maddesine göre, tebligat yapılabilmesi için muhataba daha önce aynı adreste usulüne uygun olarak tebligat yapılması zorunludur. Adı geçenin bu adresini değiştirmesi halinde, yeni adresini tebligatı çıkaran merciie bildirmemesi ve ikinci tebligatın gerçekleşmeden geri çevrilmesi halinde anılan maddenin uygulanması mümkündür. Dosyada, davalı M..e daha önce yapılmış bir tebligat bulunmamaktadır. Başka mahkemece Teb. K. 35. maddesi gereğince tebligat yapıldığından bahisle aynı adrese öncesinde normal tebligat gönderilmeden, Teb. K. 35. maddesi gereğince tebligat yapılamaz. Olayda 35/son maddesinin de uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Davalı Mehmet Özgökçe"nin usulüne uygun duruşmaya davet edilerek taraf teşkilinin sağlandığı söylenemez. Bu nedenle mahkemece davalı M.... yönünden taraf teşkili sağlanmadan davanın itirazın iptali davası olduğundan bahisle reddine karar verilmesi doğru değildir.
2- Davalı D.. Paz. Dağ. Ve Tic. A.Ş. yönünden alacak ve itirazın iptali davası bakımından temyiz incelemesi;
Dosya içeriğine, toplanan delillere ve mevcut delil durumuna göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı D..Paz.Dağ.ve Tic.A.Ş."nin temyiz itirazlarına gelince; 05.12.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi davacı L.. E.. ile davalı M... arasında imzalanmış olup, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı sözleşmede şirketin imzası olmamasına rağmen, mecurun şirketin çalışanlarınca kullanılması kira paralarından bir kısmının şirket tarafından yatırılması, kiralanandaki doğalgaz abonesi davacı ise de kullanıcının şirket olması nedeniyle davalı şirketin kiracı olduğunu iddia etmiş, bu hususta tanık dinletmiş ise de, kira sözleşmesinin davalı şirket adına imzalanmamış olması davalının kiracılık ilişkisini kabul etmemesi, davacının sunduğu belgelerinde davalı şirketin kiracılığını ispatlayacak nitelikte olmaması ve yazılı kira sözleşmesinin aksini davacının yazılı delille ispatlayamaması nedeniyle davalı şirket hakkındaki itirazın iptali ve alacak davasının husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, alacak davasının, davanın sadece itirazın iptali davası olduğundan reddine, itirazın iptali davasının ise esastan kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. ..)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili ile davalılardan D...Pazarlama Dağıtım ve Tic.A.Ş.vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali, inkar tazminatı ile takibe konu edilmeyen kira alacağı, doğalgaz, elektirik, su bedeli ve kiralanana verilen hasar bedeli ile tespit masraflarının tahsili isteğine ilişkindir
Davacı vekili ,taraflar arasında imzalanan 05.12.2007 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi ile davacıya ait taşınmazın eşyalı olarak davalılara kiraya verildiğini, bir kısım kira alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibine rağmen kira borcunun ödenmediğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına ve takipten sonraki aylara ilişkin kira alacağı ile ödenmeyen elektrik, su, doğalgaz bedeli, hasar bedeli ve tespit masrafları kalemlerinden oluşan alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar cevap vermemiştir.
Yerel mahkemece; itirazın iptali davası ile birlikte alacak davasının açılamayacağı gerekçesiyle alacak davasının reddine, davalı şirket hakkındaki itirazın iptaline, inkar tazminatına, davalılardan Mehmet takibe itiraz etmediğinden bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili ile davalılardan şirket vekili tarafından temyizi üzerine karar yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçelerle kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili ile davalılardan D... A.Ş vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık ; itirazın iptali davası ile birlikte alacak davasının da açılıp açılamayacağı; davalı Mehmet yönünden taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı ve davacı ile davalı şirket arasında kira ilişkisinin bulunup bulunmadığı; varılacak sonuca göre davalı şirket hakkındaki davaların husumet nedeniyle reddi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır
Öncelikle davalı M.... dava dilekçesi ve duruşma gününü içeren davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, varılacak sonuca göre bu davalı yönünden taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı üzerinde durulmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27.maddesi hükmüne göre davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Hakim davanın taraflarını dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremez.
Bu nedenle davalı Mehmet Özgökçe"ye usulüne uygun tebligat yapılıp, yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve bu uyuşmazlığın çözümü için tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 35. maddesi hükümleri değerlendirilmelidir.
Tebligat Kanunu"nun ""adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti "" başlığını taşıyan 35. maddesinin tebliğ tarihinde yürürlükte olan şekline göre ""Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra:19/03/2003-4829 S.K /11.md)Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tesbit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
( Değişik fıkra:19/03/2003-4829 S.K /11.md) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Ek fıkra:06/06/1985- 3220/12.md) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır."" düzenlemesi yeralmaktadır.
Belirtilen madde uyarınca Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinin uygulanabilmesi için daha önce muhatabın bilinen adresine usulüne uygun yapılmış bir tebligatın bulunması ya da maddenin son fıkrasında belirtilen nitelikte bir adresin bulunması zorunludur.
Eldeki davada mahkemece,dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyenin davalı M....dava dilekçesinde belirtilen “S..... Sakarya"" adresine gönderildiği, muhatabın bu adreste tanınmadığından bahisle davetiyenin iade edildiği, davacı vekilinin 09/07/2009 havale tarihli dilekçesiyle Sakarya 1. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2008/434 esas sayılı dosyasında davalıya dava dilekçesinin ""İstiklal mahallesi Şm, K...../ Sakarya "" adresinde 7201 sy. 35. maddesine göre tebliğ edildiğini belirterek bu adrese aynı maddeye göre tebligat çıkarılmasını istemesi üzerine mahkemece 15.09.2009 tarihinde bu adrese 7201 sy. 35. maddesine göre tebligat yapılarak yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalı M... Tebligat Kanunu’nun 35 nci maddesine uygun tebligat yapıldığı belirtilmekte ise de dosyada bu davalıya daha önce usulüne uygun olarak tebliğ yapılan bir adres bulunmadığından ve davacı vekilinin bildirdiği adresin Tebligat Kanunu’nun 35 nci maddesi son fıkrasında belirtilen nitelikte bir adres de olmadığı anlaşıldığından tebliğ yapılan adresin 35. maddenin uygulanmasına elverişli bir adres olduğu kabul edilemez. Bu nedenle davalı Mehmet Özgökçe’ye yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.
Yapılan bu açıklamalar ışığında davalı M... usulüne uygun olarak davaya davet edildiği, haliyle bu kişi yönünden taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilemeyeceğinden mahkemenin tebligatın geçerli olduğu gerekçesine dayalı direnme kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemenin itirazın iptali davası ile birlikte takibe konu edilmeyen alacaklar yönünden açılan alacak davasının birlikte açılamayacağına ilişkin direnmesi yönünden yapılan incelemede;
Davacı, davalıya karşı olan birden fazla talebini aynı davada birleştirebilir. Yani birden fazla davasını aynı dava dilekçesi ile açabilir. Buna “objektif dava birleşmesi veya davaların yığılması” denilmektedir. Bu halde, davada birlikte açılan dava sayısı kadar talep sonucu ve dava konusu bulunmaktadır.
Davaların yığılmasında (objektif dava birleşmesinde), görünüş itibariyle tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen, aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (Kuru/Arslan/Yılmaz; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22.Baskı, Ankara 2011, s.284, 285; Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.1993 gün ve 1993/2-133- 481 esas, karar sayılı ilamı).
Eldeki davada davacı dava dilekçesinde itirazın iptali ile birlikte icra takibine konu edilmeyen kira alacağı, doğalgaz,elektrik, su bedeli ve kiralanana verilen hasar bedeli kalemlerinden oluşan alacağının da tahsiline karar verilmesini istemiştir.Öyleyse, yukarıda vurgulandığı üzere, mahkemece, itirazın iptali davasından ayrı ve bağımsız alacak davası hakkında da hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında itirazın iptali davası ile alacak davasının birlikte açılamayacağından bahisle alacak davasının reddine dair yerel mahkeme direnme kararı isabetli değildir.
Yerel mahkemenin şirketin kiracı sıfatına ilişkin direnmesi yönünden yapılan incelemede;
Takibe dayanak yapılan kira sözleşmesinin davalı M.. tarafından kiracı sıfatıyla imzalandığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Bu kişi davalı şirket yetkilisi olmadığı gibi kendisine şirket adına kira sözleşmesi imzalama yetkisi verildiğine dair bir belgeye de dayanılmamıştır. Yazılı kira sözleşmesinin aksinin yazılı belgeyle kanıtlanması gerekir. Davacı sözleşmede şirketin imzası olmamasına rağmen, kiralananın şirketin çalışanlarınca kullanılması, kira paralarından bir kısmının şirket tarafından yatırılması, kiralanandaki doğalgaz kullanıcısının şirket olması nedeniyle davalı şirketin kiracı olduğunu iddia etmiş, bu hususta tanık dinletmiş ise de, kira sözleşmesinin davalı şirket adına imzalanmamış olması , davalı şirketin kiracılık ilişkisini kabul etmemesi, davacının sunduğu belgelerin de davalı şirketin kiracılığını ispatlayacak nitelikte olmaması gözetildiğinde davalı şirketin kiracı olarak kabulü mümkün değildir. Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararı da hatalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
O halde yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin ve davalı DPazarlama Dağıtım ve Tic. A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 27.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.