20. Hukuk Dairesi 2017/7797 E. , 2020/908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 18/03/2015 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerin maliki olduğu Atakum ilçesi, ... köyü 506 ve 516 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 17/11/2015 havale tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 31.121,30 TL’ye yükseltmiş, kesinleşme tarihinden itibaren faize karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 31.121,30.-TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olan 24/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 12.12.2016 gün ve 2015/17161 Esas - 2016/12015 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle “Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 17/11/2015 tarihli dilekçe ile 31.121,30.-TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanunî düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” gereğine değilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak eksik ıslah harcı tamamlatılmış ve yargılama sonucunda davacıların davasının kabulü ile toplam 31.121,30 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 24/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, 506 parselin 4.538 m² (22-2a uygulaması ile 111 ada 149 parsel ve 4.439,77 m²), 516 parselin 4.956 m² (22-2a uygulaması ile 111 ada 137 parsel ve 4.799,45 m²) yüzölçümü ile senetsizden tarla vasfı ile dava dışı üçüncü kişiler adına tespit ve tescil edildiği, 506 parselin davacılar murisi ... tarafından 10.07.2000 tarihinde, 516 parselin ise 09.04.1997 tarihinde satın alındığı, taşınmazların 25.12.2009 tarihinde davacılara intikal ettiği, 516 parselin beyanlar hanesine 02.02.2011 tarihinde taşınmazın 1142,37 m²"lik kısmının 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığına dair şerh konduğu, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/219 Esas - 2013/108 Karar sayılı kararıyla 506 parselin 825,36 m² ve 516 parselin 903,60 m²’lik kısımlarının tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 24.04.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 18.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
20/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.