Hukuk Genel Kurulu 2013/2344 E. , 2015/1439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/11/2012
NUMARASI : 2012/491-2012/532
Taraflar arasındaki “işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.12.2010 gün ve 2009/615 E., 2010/569 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.07.2012 gün ve 2011/4950 E., 2012/11579 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkili tarafından dahili su basması rizikolarına karşı teminat altına alınan iş yerinde bulunan emtiaların davalının sorumluluğunda bulunan ana atık su kanalının tıkanması veya patlaması sonucu geri tepen sular nedeniyle hasarlandığını, hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini, talep edilmesine rağmen davalı tarafından hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 7.790 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı binanın atık su tesisatının suyun geri gelmesine engel olucu şekilde yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve dosya kapsamına göre, arızanın binanın ana hatta bağlanan kanalizasyon borusunun tıkanmasından kaynaklandığı, sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın atık su tesisatının geri tepmeyi engelleyici şekilde yapılmadığı, davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, iş yeri sigortasından kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece arızanın binanın ana hatta bağlanan kanalizasyon borusunun tıkanmasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, hasarın davalıya ait kanalizasyon borusundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece kurulan ilk hükümde, sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın atık su tesisatının geri tepmeyi engelleyici şekilde yapılmadığı, davalının hasarda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin bozma ilamında ise “zarar, davalıya ait kanalizasyon borusunun tıkanması veya arızası olmaksızın sırf sigortalı binanın geri tepmeyi engelleyici sisteminin olmamasından dolayı meydana gelmiş ise, davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı sigortalı binanın malikinin kusuru nedeniyle kesilmiş olur. Ancak zarar, davalının kanalizasyon borusunun yetersizliği veya tıkanması veyahut patlaması sonucu meydana gelmiş ise, bu durumda sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu halde davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir. “ denilerek zararın nasıl meydana geldiğinin somut olarak tespiti, BK’nun 58. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluğu ortadan kaldıran nedenlerin mevcut olup olmadığının belirlenmesi gerektiğine işaret olunmuş, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş, sonrasında davalı tarafından düzenlenen arıza takip formunda imzası bulunan kişiler dinlenmiş, zabıt mümzileri olayı hatırlamadıklarını beyan etmiş, davalı tarafından müzekkereye verilen cevapta ise arızanın taşınmazın atık su şebeke hattında meydana gelen tıkanmadan meydana geldiği belirtilmiş, bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi raporunda ise hasarın ne şekilde meydana geldiği açıklanmamıştır. Oysa, dosyada mevcut ekspertiz raporunda arızanın davalıya ait atık su kanalizasyon borusunun tıkanmasından meydana geldiği belirtilmiş olup, mevcut durum itibariyle ekspertiz raporu ile çelişki doğuracak şekilde hüküm kurulduğu gibi, bozma ilamında işaret olunan hususlar da açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, mahkemece içinde inşaat mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak, dosyada mevcut ekspertiz raporu, arıza takip formu değerlendirilip, bozma ilamında belirtilen hususlar açıklığa kavuşturulup neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.