Hukuk Genel Kurulu 2013/2287 E. , 2015/1438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul (Kapatılan) 49.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09.09.2013
NUMARASI : 2013/165-2013/203
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.05.2012 gün ve 2011/237 Esas 2012/132 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 22.11.2012 gün ve 2012/11433 Esas-2012/17524 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, 15.05.2008 gün ve 5763 sayılı Kanun"un 24.maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 81.maddesinin 1. fıkrasına (1) bendinin eklendiğini, 5510 sayılı Kanunun 4.maddesinin (a) bendi uyarınca sigortalı çalıştıran özel lehtar işverenlerinin malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinde işveren hissesinin (5) puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanacağının hüküm altına alındığı, davalının müvekkiline gönderdiği 04.06.2009 tarihli yazısıyla, hazinece karşılanan %5"lik destek ve teşvik payının istihkaklardan kesileceğini bildirerek muaraza çıkardığını, müvekkilinin ihtirazi kayıtla kesintilerin istihhaklarından yapılmasına rıza göstermek zorunda kaldığını, davalının Kamu İhale Tebliğinin 4.maddesini gerekçe göstererek hazinece karşılanacak yardım miktarının 2009 Aralık ile 2010 Aralık ayları arasında müvekkilinin hakedişlerinden kesinti yaptığını, bu kesintilerin tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kesintilerin mevzuata uygun olarak yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı tarafından yapılan kesintinin 5510 sayılı yasada değişiklik yapan 5763 sayılı Kanun"un amacı ve lafzı dikkate alındığında, hazinece karşılanan beş puanlık indirimden yararlanma hakkının davacı işverene ait olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaliyle takibin 83.386,76 TL asıl alacaklı, 7.262,07 TL işlemiş faiz, 3.368,50 TL KDV olmak üzere toplam 94.017,33 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takipten itibaren avans faizi yürütülmesine ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Dava itirazın iptali davası olup, takip talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Somut olayda davacı işlemiş faiz talep etmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece yazılı gerekçe ile her bir kesintiye, kesintiden itibaren avans faizi işletilerek işlemiş faize hükmedilmesi doğru değildir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; 5510 sayılı Kanun"un 81/1-ı bendinde yapılan değişiklik nedeniyle Hazinece karşılanan beş puanlık prim tutarının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı taraf arasında imzalanan Hizmet Alım Sözleşmesi’nin müvekkilince eksiksiz ifa edildiğini, davalı tarafça 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 81/ı maddesine aykırı olarak, Hazine tarafından karşılanan % 5 SGK teşvik primlerinin müvekkili şirketin istihkaklarından kesildiğini, yapılan kesintilerin tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafından yapılan kesintinin 5510 sayılı Kanun"da değişiklik yapan 5763 sayılı Kanun"un amacı ve lafzı dikkate alındığında, hazinece karşılanan beş puanlık indirimden yararlanma hakkının davacı işverene ait olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 83.386,76 TL asıl alacak, 7.262,07 TL işlemiş faiz, 3.368,50 TL KDV olmak üzere toplam 94.017,33 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takipten itibaren avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 37.606,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, ilk kararındaki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiş, direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı şirket tarafından davaya konu icra takibinde işlemiş faiz talep edilip edilmediği ile varılacak sonuca göre mahkemece her bir kesintiye, kesintiden itibaren avans faizi işletilerek işlemiş faize hükmedilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle itirazın iptali davasının niteliği üzerinde durulmasında fayda vardır.
İtirazın iptali davası, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde borçluya karşı açılan bir eda davası olup takiple, dolayısıyla icra hukukunun kendine özgü kurallarıyla sıkı sıkıya bağlı kendine has bir dava türüdür, bu davada yorum yoluyla bir sonuca varmak olanaksızdır ve ancak takip konusu alacağa ilişkin olarak yapılan itirazlara karşı açılabilir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı- alacaklı tarafından davacı-borçlu aleyhine başlatılan icra takibi ile 93.019.85 TL asıl alacak ile 16.743.57 TL %18 KDV alacağından oluşan toplam 109.763.42 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş, takip talepnamesinden de açıkça anlaşılacağı üzere faiz alacağı talep edilmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece her bir kesintiye, kesintiden itibaren avans faizi işletilerek işlemiş faize hükmedilmesi doğru olmamış, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce yerel mahkeme kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.