8. Hukuk Dairesi 2009/6004 E. , 2010/824 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
K.. F.. ile Hazine, T.. B.. ve DSİ Genel Müdürlüğü aralarındaki dava hakkında ... Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 12.06.2008 tarih ve 2/130 sayılı hükmün Dairenin 07.07.2009 gün ve 2721/3696 sayılı ilâmiyle onanmasına karar verilmişti. Davalı Hazine vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili tarafından davalı Hazine, T.. B.. ve DSİ Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tescil davasının kabulüne ilişkin hüküm davalı Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğünü temsilen Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairece onanmıştı. Davalı Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğünü temsilen Hazine vekili süresinde vermiş olduğu karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 20.9.2007 tarihli rapor ve ekli krokisinde A harfi ile gösterilen 2197,17 m2 taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri uyarınca tescil isteğine ilişkindir. Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre, dava konusu taşınmaz 1972 yılında yapılan kadastro çalışmalarında "Aksaz çayı yatağı" olarak tespit dışı bırakılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın satın alma yoluyla davacının zilyetliğinde olduğunun ve arpa vs ekilmek suretiyle tasarrufta bulunulduğunun yerel bilirkişi ve tanıklar, tarım arazisi niteliğinde olduğunun ziraatçı uzman bilirkişi, aktif dere yatağının dışında kaldığının jeolog bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bir taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için zilyetlik koşullarının yanı sıra taşınmazın da kazanıma elverişli yerlerden olması gerekir. Teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 20.9.2007 tarihli krokiye göre davalı taşınmazın doğusunda Aksaz çayı yer almaktadır. Dere yatakları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz bölümünün dere yatağı veya derenin etkisinde kalan yerlerden olup olmadığı hususlarında yapılan inceleme yeterli değildir. DSİ’nin karşılık yazısına göre, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde ıslah çalışması yapılmadığı, ancak yatırım programında olup proje çalışmalarının devam ettiği bildirildiği halde; teknik bilirkişi raporlarında ıslah çalışması yapıldığı belirtilmektedir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde ıslah çalışması yapılıp yapılmadığı hususunda tereddüt hasıl olmuştur. Öncelikle teknik bilirkişilerin krokisi de eklenerek dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığı DSİ Şube Müdürlüğünden tekrar ve ayrıntılı olarak sorulmalıdır. Dere yatağı olarak tespit dışı bırakılan yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Bu tür bir yerde ancak taşınmazın aktif dere yatağı ve etki alanında bulunmaması veya bu etkiden kurtulduğu tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanununda yazılı koşullar altında imar-ihya edilip kültür arazisi haline getirilmesi ve bu olgunun tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süreyle tasarruf edilmiş olması halinde kazanılabilir. İmar-ihyanın koşulları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde belirtilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından kazanma süresinin oluştuğu açıklanmış ise de, bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topografik haritalardan yararlanmak suretiyle de belirlenmesi gerekir.Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yere ait dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesinden başlamak üzere iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları ve topografik haritaların getirtilerek dosya arasına konulması, taşınmazın niteliğinin, imar-ihya ve zilyetliğin başlama sürecinin belirlenmesi bakımından yerel, teknik, ziraatçı, jeolog ve harita-jeodezi uzmanı bilirkişiler ile tanıklarla birlikte keşif yapılması, hava fotoğrafları ve topografik haritaların yöntemine uygun şekilde uygulanması, bu uygulamalara göre taşınmazın niteliğinin ve zilyetlik süresinin kesin olarak belirlenmesi, dava konusu taşınmaz bölümüne komşu 420, 425 ve 426 parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve varsa dayanak belgeler ile hüküm dosyalarının da getirtilip davalı taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususunun saptanması, ondan sonra toplanan deliller ve dosya içeriği gözönüne alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken hatalı nitelendirme sonucu onandığı karar düzeltme isteği sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 7.7.2009 gün 2009/2721 Esas, 2009/3696 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 18.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.