Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2401
Karar No: 2015/1434

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2401 Esas 2015/1434 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2401 E.  ,  2015/1434 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sandıklı Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 30/04/2013
    NUMARASI : 2013/68-2013/192

    Taraflar arasındaki “el atmanın önlenmesi, yıkım ve temliken tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sandıklı Asliye Hukuk Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine dair verilen 21.02.2012 gün ve 2011/52 E., 2012/56 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2012 gün ve 2012/10010 E., 2012/14310 K. sayılı ilamı ile;
    “...Asıl dava, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda;asıl dava bakımından elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin ise fahiş zarar doğuracağı, asgari levazım bedelinin de davacı (karşı davalı) tarafından mahkeme veznesine depo edilmediği gerekçesiyle reddine, keza karşı davanın da reddine karar verilmiştir.
    Dosya kapsamı ve toplanan delillerden,dava konusu taşınmazların davalı (karşı davacı)Belediyeye tahsisine ilişkin işlemlerin ön tahsis aşamasında kaldığı, kesin tahsise dönüşmediği, ön tahsis süresinin de 10.1.2011 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kayden davacıya ait çaplı taşınmazlara haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılanmak ve taşkın bina inşa etmek suretiyle elattığı sabit olan davalının elatmasının önlenmesine ve TMK.nun 724 ile 725. maddesindeki koşulların davalı (karşı davacı) lehine gerçekleşmediği tespit edilerek temliken tescil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Ancak, davacı Hazine vekili mevcut yapılardan subjektif yararlanma olanağının bulunmadığını, temellük edemeyeceklerini bildirerek yıkım isteğinde ısrar etmiştir. Bu durumda TMK nun 723. maddesinin uygulamayacağı açıktır.
    Hal böyle olunca, davacı Hazinenin yıkım isteğinin asgari levazım bedeli alınmaksızın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yıkım isteği bakımından davanın reddi doğru değildir...”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil istemlerine ilişkindir.
    Davacı - karşı davalı, kayden maliki olduğu 102 ada 1 parsel ile 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazların bir bölümüne davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılaşmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yapıların yıkılması ile yıkım masraflarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı-karşı davacı;davanın reddini savunmuş, çekişme konusu taşınmazların kendisine ait olduğu düşüncesi ile binayı yaptığını, iyiniyetli olduğunu, yapılan binanın değerinin taşan arsa değerinden çok fazla olduğunu ileri sürerek karşı davalarının kabulü ile; Türk Medeni Kanununun 724 ve 725. maddeleri gereğince temliken tescil isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece; davalı-karşı davacının çekişme konusu taşınmaza elattığının sabit olduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, yıkımın aşırı zarar doğuracak olması gerekçesi ile yıkım isteğinin reddine, davacının kayden maliki olduğu çaplı taşınmazlara haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bina yapan davalı-karşı davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesi ile de karşı dava olan temliken tescil davasının reddine karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine; Özel Dairece;"" ...kayden davacıya ait çaplı taşınmazlara, davalı-karşı davacı belediyenin haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın yapılanmak ve taşkın bina inşa etmek suretiyle elattığı ve Türk Medeni Kanunun 724. ve 725. maddesinin karşı davacı lehine gerçekleşmediği belirlenerek elatmanın önlenmesi isteğinin kabulü, temliken tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında (dava tarihi itibarı ile Hazinenin haklılığı karşısında) kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak, dosyaya mübrez belge ve bilgilerden davanın devamı sırasında tarafların bazı koşullarla taşınmazların tasarrufları konusunda belediyeye tahsisi yönünde anlaşmaya vardıklarının görüldüğü, gerçekten de, böylesine bir tahsisin mevcudiyetinin saptanması halinde davanın konusuz kalacağının sabit olduğu, ne var ki, mahkemece bu hususun gözardı edilerek bir değerlendirme yapılmaksızın neticeye gidilmiş olmasının doğru olmadığı…’’ gerekçeleri ile hükmün oybirliği ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl dava bakımından elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin ise fahiş zarar doğuracağı, asgari levazım bedelinin de davacı (karşı davalı) tarafından mahkeme veznesine depo edilmediği gerekçesiyle reddine, karşı davanın da reddine karar verilmiş, verilen kararın taraf vekillerinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarıda başlıkta yer alan gerekçeler ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taşınmazın tespit ettirilen asgari levazım bedelinin depo ettirilip ettirilemeyeceği, bu bakımdan taşınmazın kali(yıkımı) durumunda aşırı zarar doğup doğmayacağı, davacı Hazinenin subjektif yararlanma olanağının bulunmaması nedeniyle belirlenen asgari levazım bedelini depo etmeden taşınmazın kalini(yıkımını) talep edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Gerek Türk Kanunu Medenisinin 649.maddesi, gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun tazminat kenar başlıklı 723.maddesi benzer şekilde; “Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyi niyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.
    Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir“ hükmünü içermektedir.
    Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 995/2. maddesi ise; “iyi niyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir. “hükmünü amirdir.
    Bilindiği gibi; Medeni Kanun"un 722/2 maddesinde; “..Ancak,sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir..” hükmüne yer verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, yasada “ yıkımda aşırı zarar kavramı” tanımlanmış değildir. Bunun yanı sıra anılan kavram yönünden gerek öğretide gerekse yargısal uygulamada görüş birliği yoktur. Ancak, Medeni Kanunun 722/2 maddesinin uygulanmasında meydana getirilen binanın korunması hususundaki genel yararın gözardı edilemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki binanın davacı arsa sahibi yönünden de ( subjektif olarak) değerlendirilmesi ve hak ( yarar) dengesi kurulmak suretiyle adilane bir sonuca gidilmesi gerekir.
    Öte yandan, kural olarak kal’in (yıkımın) fahiş zarar doğurup doğurmayacağının taktiri hakime aittir. Hakim, takdir hakkını kullanırken elbette bilirkişinin ya da bilirkişilerin bildirdikleri teknik bilgilerden ve görüşlerinden faydalanacaktır. Ancak, vardıkları sonuç bu yönden ( fahiş zarar doğup doğmayacağı yönünden) hakimi bağlamaz. (HGK. 20.3.1996 tarih,1996/1 Esas,1996/177 Karar;24.4.1996 tarih,1996/1-154).
    Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; çekişme konusu taşınmazların davacı Hazine adına kayıtlı olduğu ve davalıların anılan taşınmazlara yapılaşmak suretiyle el attıkları görülmektedir.
    Özel Daire bozma ilamında taşkın inşaatın olduğuna işaret edilmiş ise de, davada haksız inşaatın söz konusu olduğu ve taşkın inşaattan söz etme imkanın bulunmadığı açıktır.Kaldı ki, Hazine yönünden anılan yapıların subjektif bir değer taşımadığı , subjektif yararlanma durumu ve temellük iradesi bulunmadığı dosya kapsamı ile de sabittir. Ayrıca, Hazine mallarında iyiniyet iddiasının dinlenme olanağı da bulunmadığı gibi TMK nun 723. maddesinin uygulamayacağı da tartışmasızdır.
    Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davacının taşınmazına davalıların yapılaşması konusunda Hazinenin örtülü rızasının bulunduğu ve eldeki davanın kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilmesinin gerekeceğine ilişkin görüşleri doğrultusunda yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek onanması yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
    O halde yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 27.05.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi