Esas No: 2016/130
Karar No: 2016/173
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/130 Esas 2016/173 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 130 KARAR NO : 2016 / 173 KARAR TR : 14.03.2016 |
ÖZET: Davacının taşınmazının bir bölümüne davalı idarelerce okul duvarı yapılmak ve stabilize yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşıldığından; bu nedenle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı lar : 1-N.K.
2-N.Y.
Vekilleri : Av. A.F..D
Adli Yargıda
Davalılar : 1-Nilüfer Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.A.D.
2-Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : Av.E.Ç.D.
3-İl Özel İdaresi
Vekili : Av.Y.G.
İdari Yargıda
Davalılar :1-Nilüfer Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.S.A.
2-Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : Av.K.G.
3-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.S.A.M.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılara ait Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Demirci Mahallesi 3347 ada 7 parsel ve 3486 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu okul alanı olarak ayrıldığını, taşınmazın kamu yararına tahsis edilmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir tesis kurulmadığı gibi kamulaştırma da yapılmadığı, devamlılık arzeden hal karşısında davacıların mülkiyet hakkını belirsiz şekilde kısıtlandığını, belediyeye başvurulan çabaların sonuçsuz kaldığını beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
BURSA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:19.07.2013 gün ve E:2012/314 K:2013/430 sayılı kararında; “…dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir. Davaya konu parsel imar planında kamu alanında kalması ve aradan geçen 5 yılı aşkın süreye rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle hukuken el atılmıştır. Taşınmazın imar planındaki konumu nedeniyle mülkiyet hakkı belirsiz süre ile kısıtlanmış ise gerek Uyuşmazlık Mahkemesi kararı gerek 6487 sayılı yasa gereğince ihtilafın idari yargı yerinde çözümlenmesi…” şeklindeki gerekçe ile davanın yargı yeri nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar vermiş ve verilen bu karar davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ:12.05.2014 gün ve E:2013/19179 K:2014/8693 sayılı kararı ile, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde yer alan "Davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren 6487 sayılı yasa uyarınca gönderme kararı niteliğinde görevsizlik kararı verildiğinden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına," ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "Davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.320 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı Nilüfer Belediye Başkanlığına verilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK’ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek, HUMK’nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine 3347 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden idari yargı yerinde dava açmıştır.
Bursa 3. İdare Mahkemesinin 31.10.2014 gün ve E:2014/1396 sayılı ara kararı ile, davanın doğru hasım olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı husumetiyle incelenmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin (c) fıkrası gereğince gerçek hasım olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığını tespit edilmiştir.
BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 09.02.2016 gün ve E:2014/1396 sayılı gönderme kararında; “…2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve işleyişi Hakkında Kanun"un 14. maddesinde; "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne, 19. maddesinde; "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malım elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın bir kısmında okul duvarı yapıldığı mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda belirtilmiştir.
Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinde okul duvarı yapılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, benzer bir davada çıkan görev uyuşmazlığı nedeniyle verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.05.2015 tarih ve E:2015/310, K:2015/326 sayılı kararı da bu yöndedir…” şeklindeki gerekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a maddesi uyarınca davada mahkemenin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.03.2016 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulduğu; adli ve idari yargı yerleri arasında davalılar Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açılan dava yönünden ve her iki yargı yerinde ortak talep olan 3347 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle talep edilen tazminat istemi hakkında görev uyuşmazlığın doğduğu; ayrıca 19. maddede öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin adli yargı dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; Başkanlıkça adli yargı dosyasının UYAP üzerinden incelendiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların taşınmazına, imar planında “Temel Eğitim Okulu Alanı” alan olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.
Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; dava konusu Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Demirci Mahallesi, 3347 ada, 7 parsel sayılı taşınmaza davacıların hissedar olduğu, söz konusu taşınmazın uygulama imar planında “Temel Eğitim Okul Alanı” olarak ayrıldığı, adli yargıda yapılan keşif sonrası verilen 14.06.2013 ve 19.06.2013 tarihli bilirkişi raporlarında ; “ …dava konusu taşınmazın imar planına göre 26.03.2002 tarihinden beri 10 yıldır Temel Eğitim Alanı ve Lise alanında kaldığı, aradan geçen zamanda amacına uygun düzenleme yapılmadığı ve kamulaştırılmadığı çevresinin konu ve sosyal donatı alanları ile çevrili olması, imar planına göre kamusal alan niteliğindeki alanda kalması ve hissesi parsel olması nedeni ile taşınmazın bugüne dek davacı tarafından herhangi bir şekilde (tarımsal amaçlı, inşaat yapımı vb) kullanılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, taşınmazın tamamına hukuken el atılmış duruma geldiği…” açıklanmış; idari yargıda yapılan keşif sonrası verilen 22.11.2015 ve 08.12.2015 tarihli bilirkişi raporlarında ise; “… 3347 ada 7 nolu parselin A=10,52 m² lik kısmına okul duvarı yapılarak, B=332,79 m² lik kısmına stabilize dökülerek fiilen el atıldığı…”tespit edildiği anlaşılmıştır.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, davalı Bakanlıkça, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.
Her ne kadar, dosya kapsamında bulunan raporlardan taşınmazın tamamına davalı idarelerce fiilen el atılmadığı tespit edilmiş ise de, dosya kapsamında bulunan cevabi yazılardan, dava konusu taşınmazın tamamının imar planında temel eğitim okulu alanda kaldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken ve taşınmazın el atılan kısımları yönünden esasa ilişkin verilmiş ve kesinleşmiş bir karara da rastlanmaması nedeni ile, tek bir imar planı kapsamında fiilen el atılan taşınmaz yönünden davanın, Mahkememizin istikrar kazanan içtihatları gereğince adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Nitekim, fiilen el atılan taşınmaza ilişkin olarak fiilen el atılan kısım ve bu kısma ilişkin sorumluluk ile sorumlu olanın tespiti de aynı gerekçelerle adli yargı yerinde yapılacak değerlendirme neticesinde ortaya konulabilecek hususlardır.
Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz üzerinde “okul duvarı yapılmak ve stabilize dökülerek” el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Bursa 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2013 gün ve E:2012/314 K:2013/430 sayılı kararında; 3347 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği düşünülmektedir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2013 gün ve E:2012/314 K:2013/430 sayılı kararında; 3347 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yönünden verilen GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.03.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |