Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1929
Karar No: 2018/4679
Karar Tarihi: 22.02.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/1929 Esas 2018/4679 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2018/1929 E.  ,  2018/4679 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Ankara 5. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : TESPİT

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, Sağlık İş Sendikası tarafından toplu iş sözleşmesi yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen 09.06.2016 tarihli yetki belgesinin müvekkili şirkete tebliği üzerine, müvekkili şirket tarafından 4735 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmesi ve sonuçlandırması amacıyla davalı sendikanın yetkilendirildiğini, davalı sendikanın 21.06.2016 tarihli yazısı ile “...yetki belgesinin düzenleme tarihi itibariyle ihale sözleşmesinin bitimine bir yıldan az süre kaldığından, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince sendikamızca toplu iş sözleşmesi yapma imkanı bulunmamaktadır” gerekçesiyle yetkilendirmenin kabul edilmediğini, ilgili kanun ve yönetmelik hükümleri ile Yüksek Hakem Kurulu uygulaması dikkate alındığında yetkilendirmenin kabul edilmemesi işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkili tarafından TİS müzakerelerini yürütmek ve imzalamaya yönelik verilmiş yetkinin reddedilmesine ilişkin davalı ... işveren sendikasının 21.06.2016 tarihli işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve bu işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplu iş sözleşmesinin esas olarak işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yürütülecek toplu görüşme sürecinde bağıtlanacağı, 6356 sayılı Kanun gereğince alt işveren ile kamu işveren sendikası arasındaki yetkilendirme konusundaki uyuşmazlığın işçi sendikasının süreci devam etmesine engel teşkil etmediği, bu nedenle dava konusu yazı ile toplu görüşme sürecine katılmayacağını bildiren davalı ... işveren sendikasının bu işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve iptali için dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu :
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
    Gerekçe:
    Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasanın 53. maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı ise, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz, sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.
    Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (GÜNAY, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942).
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
    6356 sayılı Kanun’un 41. ve devamı maddelerinde belirtilen usule göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinde taraflarca anlaşma sağlanması durumunda toplu iş sözleşmesi bağıtlanacak, aksi halde ise arabuluculuk aşaması ve daha sonra ise grev aşaması gündeme gelecektir. Anayasanın 54. maddesinin üçüncü fıkrasında da, grev ve lokavtın yasaklanabileceği hallerin kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra devam eden fıkrada da, grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözüleceği ifade edilmiştir.
    Hukukumuzda, yukarıda belirtilen düzenlemeler doğrultusunda, toplu görüşme süreci işçi sendikası ile işveren sendikası yahut sendika üyesi olmayan işveren arasında yürütülecek ise de, kamu kurumlarında hizmet alımı yolu ile faaliyet gösteren alt işveren işyerleri yönünden kısmen ayrıksı düzenlemeler öngörülmüştür.
    4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu"nun sekizinci maddesine 6552 sayılı Kanun ile eklenen fıkraya göre “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
    Madde doğrultusunda düzenlenen ve 22.01.2015 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanan “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” ile de uygulamanın esasları ayrıntılı olarak tanzim edilmiştir.
    6552 sayılı Kanun ile getirilen sisteme göre asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmelerinin, alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla kamu işveren sendikalarından birisi tarafından yürütülerek sonuçlandırılması öngörülmüştür. Kanunun gerekçesinde de, düzenlemenin amacının, belirtilen alt işveren işçilerinin de diğer işçiler gibi, Anayasada yer verilen sendika kurma ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip olduğunun açık olduğu, ancak ihale mevzuatının mevcut düzenlemelerinin, uygulamada söz konusu işçilerin Anayasal haklarını kullanmasını engellediğini, son yıllarda bu işçilerin söz konusu haklarını kullanmaya başladıklarını, alt işveren yahut idare ile toplu iş sözleşmesi imzaladıkları, ancak toplu iş sözleşmesi nedeniyle elde edilen ücret ve sosyal haklarının kamu ihale mevzuatındaki hükümler nedeniyle akim kaldığının görüldüğü ve bu gerekçelerle alt işveren işçilerinin toplu sözleşme hakkının temini olduğu hususu ifade edilmiştir. Nitekim uygulamada da, alt işveren tarafından toplu iş sözleşmesi bağıtlansa dahi, hizmet alım sözleşmeleri ve kamu ihale mevzuatı sebebiyle, idarece fiyat farkının temini söz konusu olamadığından, işçilerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan haklarının akim kaldığı müşahade edilmektedir. Bu itibarla, belirtilen aksaklıkların giderilmesi amacıyla, kamu işveren sendikasının, üyelik ilişkisi bulunmayan alt işvereni temsilen toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip olması 6356 sayılı Kanun ile öngörülen sisteme getirilen önemli bir istisnadır (Başbuğ, Aydın: “Alt İşveren ile Toplu İş Sözleşmesi Yapılması ve 6552 sayılı Kanunla Getirilen Üçlü Toplu İş İlişkisi Sistemi”, İş ve Hayat, Yıl:2 Sayı:3, s.126).
    Diğer taraftan 6552 sayılı Kanun ile öngörülen düzenlemeler ve istisnai sistemin getirdiği yeni hukuki durum karşısında, kamu kurum ve kuruluşları ile alt işverenler arasında bağıtlanan her hizmet alım sözleşmesinin farklı alt işveren işyeri olarak kabul edilmesi ve her birinin ayrı ayrı işyeri toplu iş sözleşmesi konusu olması gerekmektedir (Başbuğ, s.126). Zira, 6552 sayılı Kanun ile öngörülen sistem ile idarece fiyat farkının karşılanabilmesi ve işçilerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan haklarının akim kalmaması için, farklı koşullarda bağıtlanan, süreleri dahi örtüşmeyen hizmet alım sözleşmelerinin ve farklı ihale şartlarının gözetilerek ayrı işyeri toplu iş sözleşmeleri bağıtlanması bir zorunluluktur. Aksi halde, farklı ihale koşulları ve hizmet alım sözleşmelerinin, tek bir işletme toplu iş sözleşmesi konusu yapılması, sistemi yeniden işlemez hale getirecek ve bu durum da işçilerin mağduriyetine sebebiyet verecektir. Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı şekilde, işletme toplu iş sözleşmesine dair hüküm Dairemizce de emredici ve kamu düzenine ilişkin kabul edilse de, 6552 sayılı Kanun ile getirilen istisnai düzenlemeler karşısında, kamu kurum ve kuruluşları ile alt işverenler arasında bağıtlanan her hizmet alım sözleşmesinin ayrı ayrı işyeri toplu iş sözleşmesi konusu olması gerektiği tartışmasızdır.
    Yine yukarıda belirtilen gerekçelerle, 6552 sayılı Kanun ile öngörülen yeni hukuki durum karşısında, kamu kurum ve kuruluşlarında faaliyet gösteren alt işveren işyerlerine dair bağıtlanacak toplu iş sözleşmelerinin, hizmet alım sözleşmesinin süresi ile sınırlı olması da bir zorunluluktur. Bu anlamda olmak üzere, ancak bu şekilde koşulları farklı olan her bir hizmet alım sözleşmesi gözetilerek toplu iş sözleşmesi bağıtlanabilecektir.
    Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Öncelikle ifade etmek gerekir ki, her ne kadar mahkemece, emsal Yargıtay kararlarında dava konusu yazı ile toplu görüşme sürecine katılmayacağını bildiren kamu işveren sendikasının bu işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve iptali için dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de, alt işveren ile kamu işveren sendikası arasındaki yetkilendirme konusundaki uyuşmazlığın, işçi sendikasının süreci devam ettirmesine engel teşkil etmeyeceği gözetildiğinde, söz konusu gerekçe işçi sendikası tarafından açılan aynı nitelikteki davalarda geçerlidir. Bununla birlikte alt işveren ile kamu işveren sendikası arasındaki yetkilendirme konusundaki uyuşmazlık yönünden dava açılmasındaki hukuki yarar alt işverene ait olduğundan, somut olayda alt işveren ile kamu işveren sendikası arasındaki uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Dosya içeriğinden, davacı alt işveren şirket ile Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Gazi Hastanesi Başhekimliği arasında 01.01.2015 ilâ 31.12.2016 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, söz konusu alt işveren işyeri ile ilgili davalı işçi sendikasına toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğuna dair 09.06.2016 tarihli yetki belgesi verildiği, bilahare alt işveren tarafından 4735 sayılı Kanun"un 8. maddesi ve “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” hükümleri gereğince toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmesi için 17.06.2016 tarihinde davalı ... işveren sendikasına yetki belgesi verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından yetkilendirilen davalı ... işveren sendikasının ise 21.06.2016 tarihli yazısı ile yetki belgesinin düzenlendiği tarih itibariyle ihale sözleşmesinin bitimine bir yıldan az süre kalmış olması sebebiyle, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince toplu iş sözleşmesi akdetme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle yetkilendirmeyi reddettiği anlaşılmaktadır.
    6356 sayılı Kanun"un “Toplu iş sözleşmesinin şekli ve süresi” başlıklı 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesi en az bir ve en çok üç yıl süreli olarak yapılabilir.” Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre ise “Faaliyetleri bir yıldan az süren işlerde uygulanmak üzere yapılan toplu iş sözleşmelerinin süresi bir yıldan az olabilir.”
    İnceleme konusu davada, yetki belgesinin düzenlendiği tarih itibariyle hizmet alım sözleşmesinin süresinin bitimine bir yıldan az süre kalmış ise de, yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere somut olayda, toplu iş sözleşmesinin süresinin, hizmet alım sözleşmesinin süresi ile sınırlı olmasının gerekmesi karşısında, mevcut durumda, faaliyetin bir yıldan az sürdüğü bir işin ve 6356 sayılı Kanun"un 35. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanacağının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, davacı alt işveren tarafından, davalı ... işveren sendikasına verilen yetkilendirme geçerli olduğu gibi, yetkilendirmenin reddi de hukuka aykırıdır.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davacı tarafından yapılan 17.06.2016 tarihli yetkilendirme geçerli olduğundan, mahkemece yetkilendirmenin reddine dair davalının 21.06.2016 tarihli işleminin hukuka aykırı olduğunun tespitine ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
    Diğer taraftan, Bölge Adliye Mahkemesince hukuki gerekçe ihtiva etmeyen şekilde yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince gerekçesiz şekilde esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi