3. Hukuk Dairesi 2015/2384 E. , 2015/3573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ISPARTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2011/262-2013/379
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan harici sözleşmeyle daire satın aldığını, satış bedeli olarak kararlaştırılan 75.000,00 TL"nin 15.000,00 TL"sini sözleşmenin imzalandığı 15.02.2008 tarihinde davalıya elden ödediğini, bakiye 60.000,00 TL için 2 adet çek verdiğini, davalının satış parasını tahsil etmesine rağmen dairenin tapusunu müvekkiline devretmediğini, gönderilen ihtarnameye rağmen parayı da iade etmediğini belirterek; 75.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin noterde yapılması gerekirken adi yazılı şekilde yapıldığı için geçersiz olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen çeklerin müvekkiline verilmediğini, 15.000,00 TL ödeme de yapılmadığını, gönderildiği iddia edilen ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiş, davalı asil isticvap beyanında; sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, sözleşmede el yazısı ile yazılmış üç satırı kendisinin yazdığını ancak davacıdan para ve çek almadığını ifade etmiştir.
Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin resmi şekil şartlarına uygun yapılmadığı için geçersiz olduğu, davacının sözleşme uyarınca davalıya 15.000,00 TL ödeme yaptığını ispatladığı ancak çeklerin satış bedeli olarak verildiğini ve çek bedellerinin davalı tarafça tahsil edildiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL"nin 15.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 60.0000,00 TL"ye yönelik istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödendiği iddia olunan satış bedelinin, taşınmazın tapuda devrinin yapılmaması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı satıcıdan istirdatı istemine ilişkin alacak davasıdır.
Temyize konu uyuşmazlık; davacının davalıya harici sözleşme gereğince 75.000,00 TL ödeyip ödemediği ve bu bağlamda ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususunda toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan "tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme" resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçersizdir. (TMK. m 706, BK. m 213, Tapu Kanunu 26 ve Noterlik Kanunu 60) Bu nedenle de geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Davacı (alıcı) ancak ödediğini ispat ettiği satış bedelini davalıdan (satıcı) sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. (HMK m. 200/1; HUMK m. 288) Hukuki işlemin miktar ve değerinin HMK m. 200/1"deki sınırı geçip geçmediği, hukuki işlemin yapıldığı zamanki durumuna göre belirlenir.
Somut olayda; davalı, taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Sözleşmenin 4. paragrafında aynen; "Daire bedeli 75.000,00 TL olup, 15.000 YTL peşin sözleşmede, 30.000 YTL 30 Mart 2008 tarihinde çek ile 30.000 YTL 30 Nisan 2008 tarihinde çek ile ödeyecektir. Çekler ödenmediği takdirde alıcı müteakip 10 gün içinde çek bedelini naklen ödeyecektir. Buda yapılmazsa bu satış sözleşmesi feshedilecek ve peşin olan 15.000 YTL irat kaydedilecektir" ibaresi yer almaktadır. Davalı isticvap beyanında sözleşmeye el yazısıyla eklenmiş olan üç satırı kendisinin yazdığını kabul etmiştir. El yazısıyla yazılan kısımda aynen;"peşinat 15.000,00 TL nakden alındı, Ürün Soğuk Hava Bucak 30.03.2008 30.000,00 YTL 0 170937 nolu çek, Ürün Soğuk Hava Bucak 30.04.2008 30.000,00 YTL 0 170938 nolu çek" ibaresi bulunmaktadır. Sözleşmeye konu çeklerin bankadan gönderilen çek fotokopilerinde ödendi ibaresi bulunmaktadır.
Buna göre; davalının, davacıdan peşin olarak 15.000,00 TL aldığı, ayrıca iki adet çek ile toplam 60.000,00 TL tahsil ettiği, taraflar arasındaki sözleşme hukuken geçersiz olduğu için davalının aldığı paraları sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davacıya iadeyle yükümlü olduğu açıktır. Bu bağlamda; 15.000,00 TL"nin davalıdan tahsili yönünde verilen bir kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak çekle ödenen 60.000,00 TL yönünden de davanın kabulü gerekirken reddi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının harici satış sözleşmesi gereğince davacıya iki adet çekle 60.000,00 TL ödediği kabul edilerek, 60.000,00 TL"nin davalıdan tahsili yönünde hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde bu istemin reddi doğru görülmemiş, bu husus davacı lehine hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazına gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Ancak mahkemece, davalıdan tahsiline karar verilen 15.000,00 TL"nin ödeme tarihi olan 15.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Oysa, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemeye başlamaz.
Somut olayda; davacı vekili eldeki davayı 27.07.2011 tarihinde açmış olup, bu davayı açmadan önce davalıya ihtarname göndermiştir. Ancak ihtarnamenin davalıya tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılmamaktadır. Davalı, ihtarnamenin kendisine tebliğ edilmediğini savunmaktadır.
O halde mahkemece, davacı tarafça keşide olunan ihtarnamenin davalıya tebliğ edilip edilmediği araştırarak, ihtarname davalıya tebliğ edilmişse tebliğ tarihinden, davalıya tebliğ edilen ihtarnamede ödeme için belli bir süre verilmişse bu sürenin bitim tarihinden, ihtarname tebliğ edilmemişse dava tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle temerrüt tarihinden itibaren alacağa faiz işletilmesi yönünde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu temerrüt yönünden her hangi bir araştırma yapılmaksızın ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.