Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1147
Karar No: 2016/3470
Karar Tarihi: 08.06.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/1147 Esas 2016/3470 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/1147 E.  ,  2016/3470 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili.... Hukuk Mahkemesi"ne verdiği dilekçesinde, müvekkili ile davalı kooperatif arasında arsa payı karşılığı inşaat ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili yüklenicinin sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirmesi nedeniyle hak kazandığı daireyi dava dışı üçüncü kişiye sattığını, ancak davalı kooperatifin bu şahsın kooperatif üyesi olmadığından bahisle tapu iptali tescil davası açtığını ve davayı kazandığını, verilen kararın kesinleştiğini, bahsi geçen dairenin müvekkilinin hak edişi olduğunu ileri sürerek, .... parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının davaya konu sözleşmenin tarafı olmadığını, yine dava konusu taşınmazın ise dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğunu iddia ederek husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini istemiştir.
    Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın edimlerini yerine getirildiği buna mukabil davalı tarafın edimini yerine getirmeyerek tapuda ferağ işlemi yapmaktan kaçındığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile ....nolu bağımsız bölümüne kain taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tecsciline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.

    .../...
    S.2.

    Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra, 21.09.2012 tarihinde açılmış olup, dava konusu alacak, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK"nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca Kooperatifler Kanunu"ndan kaynaklanan hukuk davalarının tarafların sıfatlarına bakılmaksızın ticari dava olduğu kabul edilmişse de, taraflar arasındaki uyuşmazlık arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığından; Kooperatifler Kanunu"nun anılan hükmünün somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 1. maddesinde kooperatifler, "Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tanımlanmıştır. Maddede, kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
    Kooperatifler Kanunu"nun 1. maddesinde gösterilen bu tanımdan açıkça anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr - zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanım ve amaç 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"mn 171. maddesinde, "Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artınlmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır." şeklinde anlamını bulmuştur. Bu tanım ve düzenlemelere göre, yapı kooperatiflerini tacir kabul edip, tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Aksi bir kabul, kooperatiflerin ticari kazanç elde etme amacına yönelik hareket etmeleri sonucunu doğurur ki, bu durumun Anayasa"da dahi kendisine yer verilen kooperatifçiliğin amacına uygun düşmeyeceği açıktır.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 124/1. maddesinde, "Kooperatifler" ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler "Şahıs şirketleri" ve "Sermaye şirketleri" arasında gösterilmemiştir. TTK"nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin "ticaret şirketi" olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu"nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay"ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 07.02.1996 tarih ve ....; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 11.6.2015 tarih ve .....; Dairemizin 05.04.2016 tarih ve ..... sayılı ilamları aynı yöndedir.)
    6100 sayılı HMK"nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK"nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re"sen gözetilmelidir.
    Bu durumda mahkemece, davanın TTK"nın 4/1. maddesi uyarınca her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) olmadığı gibi, 4/1-c bendinde TBK"nın 470
    .../...
    S.3

    v.d. madde hükümlerine atıf yapılmaması nedeniyle mutlak ticari dava da olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK"nın 114/c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
    Öte yandan, dava, ...... adına yetkilisi tarafından, .... aleyhine açılmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında davacı olarak şirket yetkilisinin adının yazılması, davalı kooperatifin ticaret unvanının ticaret sicil kaydına uygun olarak yazılmamış olması HMK"nın 297/1-b. maddesi hükmüne aykırı olmuş, 21.09.2012 olan dava tarihinin, 25.09.2013 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.
    2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi