Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11000
Karar No: 2018/3742
Karar Tarihi: 21.05.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11000 Esas 2018/3742 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/11000 E.  ,  2018/3742 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/04/2016 tarih ve 2012/484-2016/137 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, asıl davanın davalısı ... vekili, birleşen davanın davalısı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili, 1929 doğumlu olan müvekkilinin bunama alametleri gösterdiğini, idrak ve tepki yeteneğini yitirdiğini, kolaylıkla aldatılabilecek halde olduğunu, unutkanlığının bulunduğunu, davalılardan ..."un müvekkilinin oğlu olduğunu, müvekkiline ait iki adet taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 10.594.707,54 TL"ye kamulaştırıldığını, davalı ..."un müvekkilini kandırarak, davalı banka personeli ile de birlikte hareket edip müvekkili adına teselsüllü müşterek mevduat hesabı açtırdığını, müvekkilinin, hesabın bu mahiyetini bilmediğini, bu şekilde bir hesap açmak yönünde iradesinin olmadığını, hesap cüzdanı üzerinde teselsüle ilişkin bir açıklamanın bulunmadığını, hesap cüzdanının sadece tek bir kişi adına açılmış gibi düzenlendiğini, bankanın bilerek ve isteyerek hesap cüzdanına teselsüllü müşterek mevduat hesabı olduğunu yazmadığını, Karayolları"nın toplam 10.594.707,54 TL"yi kamulaştırma bedeli açıklamasıyla müvekkilinin anılan hesabına gönderdiğini, grafolog bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere kamulaştırma bedelinin hesaba aktarılmasına ilişkin talimattaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, çerçeve sözleşmesinin de müvekkilince imzalanmadığını, aksi bile olsa okuma yazma yeteneğini kaybeden müvekkiline okunmadığını, ayırtım gücü yönünden rapor alınması gerektiğini, paranın teselsüllü hesaptan 9.050.000 TL olarak

    çekildiğini, paranın davalı ..."a ödenmesinin batıl olduğunu, davalı ..."un hile ile müvekkilini aldattığını, dolandırıcılık ve sahtecilik yaptığını ileri sürerek 9.050.000 TL"nin 23.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı banka vekili, davacı ve davalı ..."un bizzat bankaya gelip sözleşmeyi imzalayarak hesap açtırdıklarını, hesabın öncelikle davacı adına açıldığını, diğer davalının ise hesabın ortağı olarak tanımlandığını, hesabın her ortağın tek başına işlem yapabilecek şekilde olmasını istediklerini, davacının, davaya konu işlemden sonra da hesapta işlem yaptığını, bunun önceki işlemlere icazet anlamına geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Asıl davada davalı ... vekili, davacının Karayolları Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı, kamulaştırma bedelinin hesaba yatırılmasına ilişkin dilekçenin bizzat kendisi tarafından imzalandığını, ayırt etme gücünü sahip bulunan davacının kabulü ile teselsüllü hesap açıldığını, hesapta her bir ortağın münferiden işlem yapamaya yetkisinin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davacının vasisi vekili, asıl davadaki iddialarına ilaveten, müvekkili hakkında 26.03.2012 tarihinde tam demans tanısı konulup mahkemece kısıtlama kararı verildiğini, olay tarihinde de tam ehliyetsiz olan müvekkilinin, davalının yönlendirmesi ile hareket ederek 1.000.000 TL"yi davalının hesabına gönderdiğini, işlem esnasında tam ehliyetsiz olan müvekkilinin işlemlerinin hükümsüz olduğunu ileri sürerek 1.000.000 TL"nin haksız fiil tarihi olan 27.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, 9.050.000 TL"nin asıl davanın davalısı ... hesabına aktarılmasından sonra bakiye paranın korunması maksadıyla bizzat davacı tarafından kendi isteğiyle 1.000.000 TL"nin müvekkiline gönderildiğini, bu paranın da davacı adına kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, Adli Tıp Kurumu ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, yargılama sürecinde önce kendisine vasi atanan ardından vefat eden ve terekesine temsilci atanan davacının, adına davalı bankada teselsüllü müşterek hesabın açıldığı tarihte fiil ehliyeti olmadığının belirlendiği, Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırma bedelinin yatırıldığı bu hesaptan 9.050.000 TL"nin asıl davanın davalısına, 1.000.000 TL"nin birleşen davanın davalısına ödendiği, bu durumda hem hesap açma, hem de bu hesaptan anılan davalılara para ödeme işlemlerinin hükümsüz olduğu, davalı bankanın, davalı ... ile birlikte hareket ettiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın davalı banka yönünden reddine, 9.050.000 TL"nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile tereke hesabına ödenmesine, birleşen davanın kabulüne, 1.000.000 TL"nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tereke hesabına ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili, asıl davanın davalısı ... vekili, birleşen davanın davalısı ... vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davanın davalısı ... vekilinin ve birleşen davanın davalısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davacı tereke temsilcisinin, asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı ... vekili, müvekkilinin fiil ehliyeti olmadığı halde, asıl davanın davalılarının birlikte hareket ederek müvekkili adına müşterek teselsüllü hesap açtırdıklarını, müvekkile ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin teselsüllü müşterek hesaba gönderilmesine ilişkin talimat altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, kamulaştırma bedelinin 9.050.000 TL"lik kısmının davalı ... tarafından teselsüllü hesaptan çekildiğini ileri sürerek 9.050.000 TL"nin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemiştir.
    Davacının yargılama sırasında vefatı üzerine terekesine atanan temsilci tarafından davaya devam edilmiş, Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 29.12.2014 tarihli raporunda incelenen tıbbî belgeler ve tıbbî yorumlamayı ilgilendiren hususlar gözetilerek teselsüllü müşterek hesabın açıldığı 14.11.2011 tarihinde murisin fiil ehliyetine sahip olmadığı bildirilmiştir.

    TMK"nın 15. maddesine göre, "Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz". Buna göre, kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri hükümsüz ise de, bu kuralın istisnaları da mevcuttur. Bunlardan biri TMK"nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesidir. Buna göre "Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz". TMK"nın 452/2. maddesinde de; "Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetini haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde, onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı" öngörülmüştür. Buna göre, kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı da kabul edilmelidir.
    Bu durumda, mahkemece, davacının 14.11.2011 işlem tarihindeki genel görünümü, konuşma ve cümle kurabilme yeteneği gibi verilerden, davacının dış görünüşünden fiil ehliyetinin bulunmadığının aşikar şekilde anlaşılabilip anlaşılamayacağı hususunda 29.12.2014 tarihli Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu ve bu rapora dayanak alınan tıbbî dökümanlar eklenerek Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp davalı bankanın sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, bu hususta bir değerlendirilme yapılmaksızın asıl davanın davalılarının birlikte hareket ettiklerinin ispatlanamadığı, banka ile diğer davalı arasında muvazaadan söz edilemeyeceği gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı olarak davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın asıl davanın davacısı yararına bozulmasını gerektilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davalısı ... vekilinin ve birleşen davanın davalısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/625 Esas sayılı dosyası ile açılıp asıl dosya ile birleştirilen dosyada verilen kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davacısının temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davanın, davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 463.595,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı ..."dan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 68.280,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davalı ..."dan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi