Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : TTK.nun 690. maddesi gönderilmesiyle bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 599. maddesi hükmüne göre keşideci senet lehdarı ile arasında olan münasebete dayanarak bu defileri iyiniyetli hamile karşı ileri süremez. Bu nedenle mahkemece lehtar ile keşideci arasındaki münasebet sonucu ödeme aracı olarak düzenlendiği kabul edilen Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğü’nün 2006/13994 esas sayılı dosyada takip konusu yapılan 11 adet bonoya ilişkin olarak alacaklının takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece bu bonolara ilişkin olarak itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ancak bu takip dosyasına ilişkin olarak takip konusu yapılan 07.07.2006 vade tarihli 2.500 YTL bedelli 12 no’lu bonoda tanzim tarihinin bulunmadığı anlaşılmakla TTK.nun 688/6 maddesi gereğince bonoda tanzim tarihinin gösterilmiş olması dayanak belgenin kambiyo senedi vasfını taşıması için zorunlu unsur olduğundan, tanzim tarihi olmayan bu bonoya dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılması mümkün bulunmadığından mahkemece bu bonoya ilişkin takibin iptali kararı sonucu itibariyle doğrudur. Lehtar alacaklı tarafından Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğü’nün 2006/9891 esas sayılı takip dosyasında 12 adet bono ile ilgili olarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus takipte borçlu; söz konusu senetlerin C. Ş.’e verildiğini ancak bu bonoların karşılığında kendi aralarında protokol yaptıkları kalan bakiye borç için 24 adet bono düzenlediklerini bonoların karşılığının 2006 yılında ödeneceğini belirtmiştir. Borçlunun bu iddiası ödemeye ilişkin olmayıp, takip konusu bonoların eksik kalan borcun ödenmesi sebebi ile verildiğine ilişkindir. Borçlu bu durumda vermiş olduğu takip konusu bonoları ödediğini İİK. 68. madde kapsamında bir belge ile kanıtlamak zorundadır. Alacaklının da yargılama sırasında borcun ödendiğine ilişkin bir kabulü bulunmadığına göre borçlunun da ödeme iddiasını yazılı bir belge ile kanıtlamadığı anlaşıldığından, borçlu itirazının bu bonolar yönünden de reddine karar vermek gerekirken, takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.