Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/310
Karar No: 2019/2927
Karar Tarihi: 28.03.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/310 Esas 2019/2927 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı işlemi iptal ederek yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle dava açtı. Mahkeme, bozma ilamına uygun şekilde hareket ederek davayı kabul etti. Ancak davalı kurum vekili tarafından temyiz edildi ve inceleme sonrasında kararın bozulması gerektiği sonucuna varıldı. İlk olarak, çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu belirlenmesi gerekmekteydi. Yargıtay'a göre, öncelikle davalı kuruma 506 sayılı Yasa kapsamında bildirilen hizmetlerin fiili olup olmadığı araştırılmalıdır. 5510 sayılı yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddesi çerçevesinde, sigortalının birden fazla hizmete tabi olması durumunda öncelikle aynı maddenin (c) bendi kapsamında çalışması değerlendirilmelidir. Mahkeme kararı gereği, hükmün sonuç kısmında kabul edilen sigortalılık süresinin belirtilerek infaza elverişli hüküm kurulması gerekmektedir. Kanun maddesi detaylı bir şekilde açıklandı:
- 506 Sayılı yasa
- 1479 sayılı yasa
- 5510 Sayılı yasa'nın 4. maddesi (1) fıkrası (b) bendi ve 53. maddesi.
10. Hukuk Dairesi         2018/310 E.  ,  2019/2927 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, kurum işleminin iptali ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) 15.11.2007 - 25.05.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi 1267 gün sigortalılığı bulunan davacının, 26.05.2011 tarihli tahsis talebine kadar Kurumca, 10.10.1982 - 22.04.1983, 19.03.1990 - 26.10.2007, 08.11.2007 - 01.03.2011 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı kabul edildiği ve prim borcunun varlığı nedeni ile tahsis talebinin ret edildiği, 15.11.2007 - 01.03.2011 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı ile çakıştığı anlaşılmaktadır.
    Davada öncelikle çözülmesi gereken sorun, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.
    15.11.2007 - 25.05.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi çalışmalarının çakıştığı dönemde davacının minübüs işletmecilinden dolayı 8.11.2007 tarihinden devam eden vergi kaydı bulunduğu, davacı her ne kadar çakışan dönemde minübüsünü hasılat kirası ile ...’a verdiğini iddia etmiş ise de, “02 M 0101 plakalı münibüsü bizzat kullandığı” yönündeki ... Vergi Dairesinin 04.12.2007 tarihli davacının imzasını içeren yoklama kaydı, minübüsünü hasılat kirası ile verdiğini iddia ettiği ...’ın 02.04.2007 - 30.06.2015 tarihleri arası ... San A.Ş.’den 4/1-a kapsamında tam süreli bildirimi ve “...kendisine kira ödemediği ve resmi olarak ... çalıştığı” yönündeki beyanları ile dosya kapsamında dinlenen çelişkili tanık beyanları dikkate alındığında hasılat kirası ilişkisi olmadığı, davacının 08.11.2007 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydının dayanağı olan minibüs işletmeciliği işinden kendi nam ve hesabına çalışmasının ve 4/b kapsamında sigortalılığının geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, çakışan dönemde 1479 sayılı Yasaya ve 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığın geçerli olduğu, bu bağlamda, öncelikle davalı Kuruma 506 sayılı Yasa kapsamında bildirilen hizmetlerin fiili (eylemli) olup olmadığı araştırılmalı, çalışmanın fiili olduğunun saptanması durumunda, 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın söz konusu olmaması nedeniyle, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çerçevede davacı; emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınmalı, davacının ekonomik yönden yaşamına etkin olan çalışmanın hangisi olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu belirlemeden sonra, 01.10.2008 - 01.03.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, anılan tarihte yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiş olup, 01.10.2008 öncesi yukarıda açıklanan ilkelere göre belirlenen gerçek ve fiili çalışmanın tabi olduğu sigortalılık gözetilerek önce başlayan sigortalılığa değer verilerek, varılacak sonucuna göre çakışan dönemde davacının tabi olduğu sigortalılık belirlenerek, tahsis şartlarının varlığı bu çerçevede değerlendirilerek karar verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
    2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükmü öngörülmüş olup, Mahkemece, kabul edilen sigortalılık süresi hüküm kısmında belirtilmek suretiyle infaza elverişli hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi