1. Hukuk Dairesi 2015/11662 E. , 2018/11509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ..."ın kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını tek oğlu olan davalı ... ve onun da erkek çocukları olan diğer davalılara mal etmek amacıyla, bir kısım taşınmazlarını doğrudan ..."a, bir kısmını ise emanetçilere satış göstererek temlik ettiğini, daha sonra bu taşınmazların ..."ın oğulları olan davalılar ..., ..., ..., ... ve ..."a muvazaalı şekilde devredildiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, yargılama sırasında ... ve ... sayılı parseller yönünden davalarını atiye terk ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalılar, ... adına kayıtlı tüm taşınmazların 3. şahıslardan satın alma yoluyla edinildiğini, miras bırakan ..."den ..."a intikal etmiş taşınmaz bulunmadığını, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mirasbırakan ...’ın 12.10.1988 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kızları ..., ... ve ... ( ... ) ile davalı oğlu ...’ı bıraktığı, davacıların mirasbırakanın kızı ...’ın ( ölüm: 2004 ) bir kısım mirasçıları olduğu, diğer davalıların da davalı ...’ın erkek çocukları olduğu kayden sabittir.
Mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar yönünden yaptığı aynı temlikler nedeniyle diğer mirasçı ... tarafından açılan davada verilen hükmün, en son Dairenin 17.10.2017 tarihli ve 2016/9844 E 2017/5471 K sayılı ilamı ile bozulduğu anılan davada birden fazla yapılan Yargıtay denetimi sırasında mirasbırakanın davalılara yaptığı temliklerde muvazaa olgusunun sabit görüldüğü gözetildiğinde davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ancak mirasbırakandan dava konusu taşınmazlarda davalılara geçen pay/payların ne olduğu, davalıların 3. kişilerden edindikleri pay/payların ne olduğu, hükmün infaza elverişli olup olmadığı ve her bir talep ve taraf hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulup kurulmadığı noktasında uyuşmazlık bulunduğu açıktır, şöyle ki;
1- Davalılardan ...’ın dava konusu taşınmazlarda değişik tarihlerde 3. kişilerden pay satın alma suretiyle paydaş olduğu, en son 15.09.1987 tarihli ve 530 yevmiye no’lu işlem ile paylarının tevhit edilerek adına tescil edildiği, mahkemece mirasbırakan tarafından davalı ...’a dava konusu taşınmazlarda yapılan bir pay temliki olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, bu kapsamda 22.08.2014 tarihli kadastro bilirkişisi raporunda aynen; ‘’ Dava konusu parsellerde ...’dan direkt veya dolaylı yoldan davalı ...’a geçmiş hissenin bulunmadığı ‘’ değerlendirilmesi yönünden de daha sonra alınan bilirkişi raporlarında bir tespit bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2- Davacılar vekili 25.02.2011 tarihli celsede; dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden taleplerini atiye bıraktıklarını belirtmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK"nun 123. maddesinde; " Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızasıyla davasını geri alabilir" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Ne var ki, davacılar vekilinin atiye bırakma talebi yönünden davalılar vekilinin beyanı alınmadan sonuca gidilmiştir. Öte yandan, mahkemece ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından gerekçe bölümünde feragat edildiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği yazılmış ise de; hüküm kısmında 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olarak anılan taşınmazlar yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Kaldı ki, davacılar vekilinin anılan taşınmazlar yönünden feragat beyanı bulunmamakta, atiye terk beyanı bulunmaktadır. Feragat ve atiye bırakma müesseselerinin hukuki sonuçları bakımından farklı olduğu gözetilmemiştir.
3- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmaz yönünden 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı gibi, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payın dava dışı ... tarafından 25.08.1982 tarih ve 404 yevmiye no’lu akit ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’a devredildiği, ancak anılan payın mirasbırakandan geçip geçmediği, geçmemiş ise hüküm kurulurken dahil edilip edilmediği hususları üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir. 25.08.1982 tarih ve 404 yevmiye no’lu akit tablosunun okunaklı bir suretinin de dosya arasına celp edilmesi gerektiği muhakkaktır.
4- Mirasbırakanın torunu ...’in eşi ... tarafından da dava açılmıştır. Ancak ...’in, annesi ...’tan ( murisin kızı ) önce ölmesi nedeniyle ..."ın mirasbırakan ...’ın mirasçısı olmadığı açıktır. Dosya içinde mevcut mirasbırakan ...’a ait veraset ilamında da ... olarak gösterilmemiştir. O halde, aktif dava ehliyetinin bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Ne var ki, ... hakkında 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
5- Mahkemece hüküm kurulurken davalılara muristen geçenler dışında üçüncü kişilerden edinilen paylar çıkarılarak hesaplama yapıldığının belirtildiği ve davalılar adına kayıtlı payların iptali ile tespit edilen payların davacılar adına tescili şeklinde hüküm kurulmuş ise de; diğer mirasçı ...’ın açtığı davanın da devam ettiği, o davada verilecek hüküm ile eldeki davada verilecek hükmün infazı sırasında tereddüt oluşmaması bakımından, mirasbırakandan davalılara geçen payların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek iptali ile mirasbırakan ...’ın veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tesciline, kalan payların davalılar uhdesinde bırakılmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken infaz sırasında tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu açıktır.
6- Eldeki dava, taşınmazın aynına ilişkin olup, muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve miras payları oranında tescil istemli açıldığına göre, davanın kabul edilmesi halinde dava konusu taşınmazların keşfen saptanan değerlerinin davacıların miras paylarına isabet eden değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, hangi dava değeri üzerinden 825.452,90TL karar ve ilam harcına hükmedildiğinin açıklığa kavuşturulmadan karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenler dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.