21. Ceza Dairesi 2016/1109 E. , 2016/4345 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.12.1992 tarih, 1/5 ve Ceza Genel Kurulu"nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, Türk Ticaret Kanununun 688/6 ve 689/4. (suç ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK"nun 776 ve 777.) maddeleri uyarınca bonoda tanzim yerinin yazılı bulunması zorunlu olup, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bono tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağından, düzenleme (keşide) yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini de çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerektiği; dosya içerisinde bulunan suça konu bonoda keşide yeri bulunmadığı, ödeyecek kişi bölümünde "........." ifadeleri yazıldığından bu belirtilen adres hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde anlaşılabilir bir idari birim adını ifade etmediğinden suça konu senedin bono vasfını taşıdığının kabulü mümkün bulunmayıp özel belge niteliğinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede;
Alacaklısı ..., borçlusu .....gözüken.... düzenleme tarihli senetteki .....adına atılmış olan birinci ciro imzasının sahteliğinin iddia edildiği olayda; katılan ....."ın aşamalardaki beyanlarında; sanıkları tanımadığını, ödeme emrinin kendisine tebliği ile senetten haberdar olduğunu, imzasının taklit edildiğini söylemesine karşılık, sanık ....."ın savunmasında katılanın kendisinden borç aldığını ve karşılığında suça konu senedin arkasını cirolayarak verdiğini, katılanı akrabası olması nedeni ile tanıdığını, halasının eşi ....."ın kardeşi olduğunu ve katılanın da kendisini tanıdığını, suça konu senedi ..... TL borç aldığı sanık ..."ye ciro etmeksizin verdiğini beyan ettiği, sanık .....h"in senedi tahsil için icraya koyduğu, icra takibinin asıl borçlu olan ...."a yöneltilmeksizin doğrudan katılan aleyhine başlatılmış olması, sanık ...."in soruşturma aşamasında avukatına senet bedelinin tahsili için talimat verdiği ancak katılan ....."ın adresinin ne şekilde tespit edildiğini bilmediğini belirtmesi, sanık ...."ın ..... günü mahkemede alınan savunmasında, "biz avukatımızın beyanı doğrultusunda borçlu ....."a ulaşamadığımız için alacağımızı daha kolay tahsil edeceğimizi düşünerek doğrudan .... hakkında takip başlattık" şeklinde beyanda bulunduğu, senedin alacaklı kısmında sanık ...."ın isminin yazılı olması ve ciro etmeksizin .... TL"lik borcuna karşılık .... TL değerindeki senedi diğer sanığa vermiş olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, savunmalarında katılanı tanıdığını ve katılanın da kendisini tanıdığını söylemesine karşılık katılanın sanıkları tanımadığını beyan etmesi de hep birlikte değerlendirildiğinde; sanıklar ve katılanın beyanlarının doğruluğunun tespiti ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla, katılanın beyanlarında senedin asıl borçlusu olan ....."ın kamyon tamiri için ....Sanayisine birkaç kez geldiğini beyan ettiğinden belirtilen yerde araştırma yapılarak, keşidecinin adres ve kimlik bilgilerinin temini ile celp edilerek senetteki keşideci imzasının kendi eli ürünü olup olmadığı hususunda beyanlarının alınması, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması ve senette bulanan yazıların katılanın eli ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi raporlarında tespitte bulunulmadığı anlaşıldığından senedin ön ve arka yüzündeki yazıların katılana ait olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması;
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.