
Esas No: 2015/12666
Karar No: 2018/11506
Karar Tarihi: 26.06.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/12666 Esas 2018/11506 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’nin, ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 6 no’lu bağımsız bölümünü davalı gelini ...’e satış suretiyle, 9 no’lu bağımsız bölümü ise diğer davalı gelini ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini devirlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı ..., satışın gerçek olduğunu, mirasbırakana ölünceye kadar baktığını, tüm ihtiyaçları ile ilgilendiğini, bu nedenle satış bedeli düşük olsa dahi bunun muvazaayı göstermeyeceğini diğer davalı ..., ölünceye kadar mirasbırakanı bakıp gözettiğini, tedavi süreci ile ilgilendiğini, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ...’in mirasbırakana baktığı ve yapılan devrin orantısız olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı ... yönünden ise; satışın mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mirasbırakan ...’nın 06.11.2012 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile dava dışı çocukları ...(...), ... ve ...’yı bıraktığı, davalı ...’in ...’nın, diğer davalı ...’in ise ...’nın eşi olduğu, mirasbırakanın 21 sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümü 27.03.2012 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle, aynı parseldeki 9 no’lu bağımsız bölümü ise 30.07.2012 tarihinde davalı ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dinlenen taraf tanıkları davalı ...’in eşi ...’in hayırsız olduğunu ve evi ile ilgilenmediğini, kanser hastalığına yakalanan murisin etrafına danışarak dava konusu bağımsız bölümü davalı ...’e verdiğini beyan ettikleri, o halde murisin gerçek irade ve amacının mirasçılarından mal kaçırma olmadığı, aksine evi ile ilgilenmeyen oğlu ...’in aile birlikteliğini sağlayabilmek ve gelini ...’in evi terk etmesinin önüne geçmek, bir başka deyişle gelini ... ve ailesinin düzeninin bozulmasını önlemek olduğu, yukarıda açıklandığı üzere muris muvazaası olarak adlandırılan nisbi muvazaanın uygulanabilmesi için murisin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmesi gerektiği, ancak davalı ...’e yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı ... yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davalı ... vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacıdın alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.