23. Hukuk Dairesi 2015/4992 E. , 2016/3445 K.
"İçtihat Metni" Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacılar vekili, davalıların müvekkili kooperatif yönetim kurulunun 05.03.2000-30.06.2001 tarihleri arasında asil üyesi olduklarını, davalıların yönetim faaliyetlerinin ve hesaplarının 30.06.2001 tarihli genel kurulda ibra edilmediğini, 28.01.2001 tarihli genel kurulda eski yönetimi oluşturan davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, isimli üyeden alınan paranıın geç ve eksik olarak hesaba intikal ettirildiğini, D. adlı üyeden alınan 48.000 DM"nin hesaplara eksik geçirildiğini, üyelerden farklı ödemelerin tahsil edildiğini, kat farklarının yanılgılı olarak tahsil edildiğini, yüklenici firmaya yasal olmayan şekilde fazla ödeme yapıldığını, davalıların stopay cezalarını ödemediklerini, kasada 30.06.2001 tarihi itibariyle 3.034.541,194 TL ( eski para) bulunması gerekirken 34.541,194 TL (eski para ) mevcut gösterildiğini, bu itibarla davalıların 05.03.2000-30.06.2001 tarihleri arasında kasıtlı olarak müvekkili kooperatifi zarara uğrattıklarını, C. Başsavcılığının 2001/6366 no"lu hazırlık soruşturması ile davalılar hakkında zimmet, irtikap, görevi suistimal, Kooperatifler Kanun"una muhalefet, görevi ihmal ve kooperatif ana sözleşmesine aykırı olarak ticari ilişkiye girmek suçlamalarından ötürü işlem başlatıldığını ileri sürerek, şimdilik müvekkilinin zararına karşılık 20.000,00 TL"nin zarar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş ve birleşen dava da ise; birleşen davada davacı şirket yönetim kurulu başkanının aynı zamanda kooperatif ortağı ve yöneticilerin yakını olduğunu, alacağın dayandırıldığı sözleşmenin sonrada muvazaalı olarak düzenlendiğini, geçerli bir hakediş belgesine dayanmadığını ve gerçek bir inşaat imalatı bulunmadığını savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir.
.../...
S.2
Asıl davada davalılar vekili, ihraç olunan üye yerine kooperatif üyeliğine alınan yatırdığı bedelin ihraç olunan üyeye ödendiğini, yine bu daire nedeni ile yüklenicinin alacağı olan bedelinde ödendiğini, kalan paranın ise kooperatif hesabına intikal ettiğini, isimli yeni üye bedelinin peşin alınmadığını, bir miktarı ödendikten sonra geri kalanının taksitler halinde ödendiğini, ihraç edilen üyelerin dairelerinin yapımı nedeni ile yükleniciye borçlarının bulunduğunu, yükleniciye yapılan ödemenin de bu borçtan kaynaklandığını, yüklenicinin alacağına mahsuben bedellerinin ödenip borçtan mahsup edildiğini, müvekkillerinin kooperatifin çıkarlarını düşünüp, suistimallerinin bulunmadığını savunarak, asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı kooperatife ait 28 adet dairenin arsa payı karşılığı inşaat yapımının 21.05.1996 tarihli sözleşmesi ile müvekkilince üstlenildiğini, müvekkilinin ana ve ek sözleşmeler uyarınca edimlerini yerine getirerek konutları 31.10.1999 tarihli tutanakla davalı kooperatife teslim ettiğini, ancak sözleşmeden dolayı 10.302,47 TL alacağının ödenmediğini, ayrıca müvekkilince sözleşme dışı yapılan imalatlardan dolayı davalı kooperatiften 50.000,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak koşuluyla toplamda 60.302,47 TL"nin değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, uyulan Yargıtay bozma ilamları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin kooperatif üyesi olan davalılardan bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine ve birleşen davada davacı yüklenici şirketin 28.126,60 TL bakiye hakediş alacağının bulunduğu gerekçesiyle, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı birleşen davada davalı kooperatif vekili asıl ve birleşen davacı yönünden temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.