20. Ceza Dairesi 2016/2945 E. , 2017/1647 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 08.11.2016 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında Milas 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 13.01.2016 tarihinde 2013/276 esas ve 2016/5 karar sayı ile 5237 sayılı TCK"nın 191/1. maddesi uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 23.11.2016 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... hakkında 13.06.2013 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Milas 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nce 13.01.2016 tarihinde 2013/276 esas ve 2016/5 karar sayı ile sanığın TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası gereğince 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 28/03/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
2- Hapis cezasının infazı aşamasında, Milas Cumhuriyet Başsavcılığı"nın talebi üzerine Mahkeme tarafından 14/04/2016 tarihinde hükmün infazının durdurulmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında ‘’Dosya kapsamına göre, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu"nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” biçimindeki düzenleme nazara alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.’’ denilerek, Milas 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13.01.2016 tarihinde 2013/276 esas ve 2016/5 karar sayılı mahkûmiyet hükmünün bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
5237 sayılı TCK"nın hüküm tarihinden önce 28.06. 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"la değişik 191. maddesi ile aynı Kanun"la 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. madde uyarınca;
"(1) Bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu"nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından Türk Ceza Kanunu"nun 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu"nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(3) Bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu"nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur." şeklinde yapılan düzenlemeye göre uygulama yapılması gerektiği,
Buna göre; sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olması halinde; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle daha önce tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına",
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Nedeniyle, mahkemenin anılan kararı kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; Milas 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.01.2016 tarihli ve 2013/276 esas, 2016/5 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.