Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4063
Karar No: 2018/11502
Karar Tarihi: 26.06.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/4063 Esas 2018/11502 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/4063 E.  ,  2018/11502 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedelin tazmini davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılardan ... ve vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedelin tazmini isteğine ilişkindir.
    Davacı, yurt dışında yaşaması nedeniyle işlerini takip etmesi amacıyla davalı ...’i 25.08.2005 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiğini, davalı ...’nin ise vekalet görevini kötüye kullanarak maliki olduğu ... ada ... sayılı parseldeki 5 no’lu bağımsız bölümünü oğlu olan diğer davalı ...’a devrettiğini, kendisine bir bedel ödenmediğini, davalı ...’ın da anılan taşınmazı diğer davalı ...’e temlik ettiğini, bu temlikin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 5 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 26.000,00TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... ’dan tahsilini istemiş, yargılama sırasında tazminat isteğini 170.000,00TL’ye arttırmıştır.
    Davalı ... ve ... , iddiaların gerçeği yansıtmadığını, satış bedelinin ... tarafından davacıya banka yoluyla ödendiğini, satışların gerçek olduğunu davalı ..., satışın gerçek olduğunu, 65.000,00TL satış bedelini ... ’a ödediğini, olaylar ile bir ilgisinin bulunmadığını, iyiniyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, tapu kayıt maliki davalı ...’in iyiniyetli olması nedeniyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, davalılar ... ve ... ’ın ise el ve işbirliği içerisinde davacıyı zararlandırdıkları gerekçesiyle 140.000,00TL’nin davalılar ... ve ... ’dan tahsiline ilişkin olarak verilen karar, Dairece; ‘’ Somut olayda; dava dilekçesinde, taraflar arasındaki başka davalardan, kooperatif kayıtlarından ve ceza soruşturmasından da söz edildiği halde, mahkemece bu husular üzerinde yeterince durulmamıştır.Öte yandan, davalı ..."in; dava konusu dairenin satımı için 65.000,00.-TL"ye anlaşıldığı, Kasım 2005"te ... Kooperatifindeki dairesini 52.500.-TL."ye satıp bedelini Oyakbank"a yatırdığı, eksik kalan para için Oyakbank"tan kredi kullandığı ve 65.000.-TL."yi ..."e verdiği, onun da aynı bankaya hesap açtırıp yatırdığı yolundaki savunmaları da kayden araştırılmamıştır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen eksiklikler bakımından yeterli araştırmanın yapılması ve delillerin toplanması, ondan sonra tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’ın ... 8. Noterliği’nin 25.08.2005 tarih ve 24329 yevmiye no’lu düzenleme şeklindeki vekaletnamesi ile maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 5 ve ... no’lu bağımsız bölümlerinin satışı v.d konularda davalı ...’i vekil tayin ettiği, davalı ...’nin de vekaleten dava konusu 5 no’lu bağımsız bölümü 26.08.2005 tarihinde davalı oğlu ...’e, ... ’ın da 06.12.2005 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...’in 06.12.2005 tarihinde çekişmeli bağımsız bölüm üzerine ipotek koydurarak bankadan 31.000,00 TL konut kredisi kullandığı, aynı gün davalı ...’in hesabında bulunan 50.031,46 TL parasını çektiği, yine aynı gün ...’in hesabına 50.031,00 TL yatırıldığı, ayrıca davalı ...’in kullandığı kredinin 07.12.2005 tarihinde 29.170,00TL’lik kısmını çektiği, bunu da elden ödediğini savunduğu, savunması ile hesap hareketlerinin birbirini doğruladığı, öte yandan davalı ... ile diğer davalılar ... ve ... ’ın el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, son kayıt malikinin iyiniyetli olduğu, 4721 sayılı TMK’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan istifade edeceği gözetilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
    Bedele yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı eldeki davada ve ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 2009/196 E sayılı davada, 2005 yılında ...’in ısrarlı tavırları ve aracılığıyla birikimini ... Sahil Kent, Arsa ve Konut Yapı Kooperatif’e yatırdığını, bu kapsamda kooperatiften hisse almak ve aidatları ödemek amacıyla ... ili ... mevkiinde bulunan iki adet evini, Arapsuyu mevkiinde bulunan arsasını satması ve kira gelirlerini de
    kullanması için ...’e vekaletname verdiğini, anılan taşınmazların satılarak kooperatif hissesi aldığını, ancak kooperatifin sahip olduğu arsanın çevre koruma alanı olarak ilan edilmesi nedeniyle değersiz olduğunu, aldatıldığını ileri sürdüğü, davalılar ... ve ... ’ın; çekişmeli bağımsız bölümlerin satış bedellerinin bir kısmının banka yoluyla, bir kısmının ise davacıya kooperatif hissesi devri suretiyle ödendiğini savundukları anlaşılmıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki, taraflar arasındaki uyuşmazlık, yapılan temlik nedeniyle davacının zararlandırılıp zararlandırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Ne var ki, mahkemece bu yönde hüküm vermeye yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
    Hal böyle olunca, eldeki davaya konu 5 no’lu bağımsız bölümün ve yine davacıya ait iken vekaleten devredilen ... no’lu bağımsız bölümün ( ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2014 tarihli ve 2012/454 E 2014/481 K sayılı dosyasına konu ) keşfen saptanan değerleri ile; davalı ... tarafından bu taşınmazlara karşılık davacıya kaç adet kooperatif ortaklık payının devrinin yapıldığının ( ya da bedeli ... ya da ... tarafından ödenmek suretiyle davacı adına tescil ettirilen ) belirlenmesi, tespit edilen payların temlik tarihi itibarıyla değerleri saptanarak davacının zararlandırılıp zararlandırılmadığının açıklığa kavuşturulması, ayrıca davalılar ... ve oğlu ... ’ın davacı hesabına para yatırdıklarını savundukları ( 25.08.2005 tarihinde davacının vadeli hesabına yatırılan 30.000,00 TL ve 06.09.2006 tarihinde davalı ... tarafından kooperatif başkanı ... hesabına yatırılan, ancak ... adına yatırıldığı iddia olunan 60.000,00 TL ), iddia edilen bedellerin ne amaçla kim tarafından yatırıldığı hususunun duruksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, yine davacı tarafından ... Sahil Kent, Arsa ve Konut Yapı Kooperatif’i ve ortakları aleyhine açılan ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.05.2013 tarihli ve 2009/196 E 2013/245 K sayılı dosyasının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi