16. Hukuk Dairesi 2018/3071 E. , 2018/4306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazların evveliyatının kök muris ...’e ait olduğu noktasında yanlar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın murisin ölüm gününden sonra mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, bu nedenle öncelikle davalı tarafça taksime kanıt olarak dosyaya sunulan 25.11.1989 tarihli senet üzerinde imza incelemesi yaptırılarak, senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının belirlenmesi, senet altındaki imzanın davacının eli ürün olmadığının tespiti halinde bu senedin davacıyı bağlamayacağının düşünülmesi, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğunun saptanması halinde ise davacının senedin aksini aynı kuvvet ve mahiyette bir belge ile kanıtlayabileceğinin dikkate alınması, mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taksim hususunda ayrıntılı ve somut olaylara dayalı bilgi alınması, tespit tarihine kadar mirasçılar arasında çekişmeli taşınmazların kullanımına ilişkin olarak herhangi bir uyuşmazlık çıkıp çıkmadığının saptanması, murisin terekesine dahil olup, kadastro sırasında paylaşma uyarınca mirasçı ya da mirasçılar adına tespit ve tescil edilen taşınmazlar bulunmakta ise delillerin değerlendirilmesi aşamasında bu durumun dikkate alınması, paylaşma sırasında her bir mirasçıya eşit yüzölçümlü veya aynı ekonomik değer ve verimlilikte taşınmaz isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığının göz önünde bulundurulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve temyize konu 105 ada 36, 127 ada 1, 351 ada 25 ve 26, 357 ada 2 ve 3, 361 ada 7 ve 370 ada 17 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin 05.11.2010 tarihli ek kararıyla, dava dosyasının temyize gidiş-dönüş ve karar tebliğ masraflarının verilen bir haftalık kesin süreye rağmen yatırılmadığı gerekçesiyle HUMK"nın 434/3.maddesi uyarınca davacı tarafın temyiz isteminin reddine karar verilmiş; ek karara karşı davacı tarafça temyiz isteminde bulunulmasına üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 14.03.2012 tarih ve 2012/1506-1743 Esas, Karar sayılı kararıyla yerel mahkeme kararı onanmış, davacının karar düzeltme istemi de Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 27.09.2012 tarih ve 2012/5717-6441 Esas, Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Davacı vekili, temyiz harç ve giderlerinin verilen kesin süre içerisinde posta havalesi yoluyla yatırıldığını ancak kalem personeli tarafından PTT’ye gelen havalenin alınmaması sebebiyle gönderilen paranın geri iade edildiğini, bunun ise kendilerinden kaynaklanan bir durum olmadığını, hal böyle olmasına rağmen yerel mahkemece temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verildiğini, karara karşı kanun yollarına başvurulduğunu ancak bundan da herhangi bir sonuç alınamadığını, bu durumun mahkemeye erişim haklarının ihlal edilmesi sonucunu doğurduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin 05.11.2014 gün, 2012/1223 başvuru numaralı kararıyla; aşırı şekilci ve öngörülebilir nitelikte olmayan uygulamalar ile başvurucunun temyiz yoluna müracaat hakkının kısıtlandığı, ilk derece mahkemesinin nihai kararının hukukiliğini denetletme imkanından başvurucunun mahrum bırakıldığı, bu durumun ise başvurucunun mahkemeye erişim hakkının zedelenmesi sonucunu doğurduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 36.maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine, tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmak üzere kararın, ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi ve akabinde de dosyanın temyiz incelemesi yapılması amacıyla yerel mahkeme tarafından Dairemize gönderilmiş olmasıyla yapılan inceleme üzerine;
Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ihlal kararındaki tespitler doğrultusunda, yerel mahkemenin 05.11.2010 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA VE Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 2012/1506, 1743 Esas, Karar sayılı onama kararı ile 2012/5717, 6441 Esas, Karar sayılı karar düzeltme isteminin reddi kararlarının hukuken yok hükmünde olduğunun kabulüne karar verilerek davacının temyiz isteğinin incelemesine geçildi:
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyize konu taşınmazların harici taksim sonucu davalı tarafa isabet ettiği tüm dosya kapsamıyla saptanmış olmasına göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 35,90 TL temyiz karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.