12. Ceza Dairesi 2019/763 E. , 2019/4738 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Taksirle öldürme suçu ile ilgili yapılan soruşturma sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 07.11.2017 gün ve 2017/34117 soruşturma, 2017/54073 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 15.01.2018 gün ve 2018/351 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme nazara alınarak yapılan değerlendirmede; Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, soruşturma dosyası kapsamına göre Adli Tıp Kurumu İstanbul 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 23/10/2017 tarihli ve 4715 karar sayılı raporunda müteveffanın ölüm sebebinin uyuşturucu zehirlenmesi sebebiyle meydana geldiği, kişinin muayene, takip ve tedavisine katılan ilgili hekimlere atfı kabil kusurun bulunmadığının belirtildiği ancak müşteki vekilince, uygulanan tedaviden ziyade maktulün hastane dışından temin ettiği uyuşturucuyu ilaçlarla birlikte kullanması nedeniyle oluşan etkileşimin ölüme sebebiyet verdiğinin iddia edilmesi karşısında, soruşturmanın kapsamlı yapılması gerektiği, Adli Tıp Kurumunun anılan raporunda maktulün uyuşturucu zehirlenmesi sonucu öldüğü belirtilmesine rağmen uyuşturucunun nasıl ve ne şekilde temin edildiğinin soruşturulmadığı, zira maktulün ölüm sonrası cebinden çıkan kağıt parçalarında "...." ve "...." ibarelerinin yazılı olduğu ve zehirlenerek ölmesine sebep olan uyuşturucu maddelerin bu şahıslar aracılığı ile temin edilip edilmediği hususunda bir araştırma yapılmadığı gibi, hastanede yatmakta olan maktule ne şekilde kim tarafından uyuşturucu temin edildiğine yönelik de bir araştırma yapılmadığı, temin eden şahısların veya hastane personelinin tespiti halinde ise hastanede yatacak derecede ağır uyuşturucu bağımlılığı olan ve etkili ilaçlar kullanan maktulün temin edilen uyuşturucu sonucunda ölümünün öngörülüp öngörülemeyeceği hususunun da tartışılması gerektiği; diğer taraftan meydana gelen ölümün tek sebebinin uyuşturucu madde kullanımı olup olmadığı, kullanılan ilaçların ölüm olayını tetikleyip tetiklemediği, iddia edildiği gibi ölene uygulanan yanlış veya eksik bir tedavinin ölümün meydana gelmesine etki edip etmediği, başka bir anlatımla meydana gelen ölümde uyuşturucu kullanımı dışında üçüncü kişilerin eklenen bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun da araştırılmadığı, ölenin tedavisine doğrudan dahil olan hekimlerin ifadelerinin alınmadığı, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulundan alınan raporun uyuşmazlığa ışık tutacak nitelikte bulunmadığı, eksiklikler giderildikten sonra Adlî Tıp Genel Kurulundan rapor alınması ve gereğinde müteveffanın ölümü konusunda Yüksek Sağlık Şurası da dahil olmak üzere üniversitelerin tıp fakülteleri veya eğitim veren devlet hastanelerinden de görüş alınarak, eklenen kusurları bulunan üçüncü kişilerin ve özellikle uyuşturucuyu temin eden şahısların veya hastane personelinin tespiti halinde, hastanede yatacak derecede ağır uyuşturucu bağımlılığı olan ve etkili ilaçlar kullanan maktulün temin edilen uyuşturucu sonucunda ölümünün öngörülüp öngörülemeyeceği hususunun da tartışılarak soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği belirtilerek,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliği"nin 15.01.2018 gün ve 2018/351 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.12.2018 gün ve 94660652-105-34-10738-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Tebliğ kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tayfun Hanilçe"nin 28.3.2017 tarihinde bonzai kullanımı, sinirlilik, saldırganlık, takip edildiğini düşünme şikayetleri ve buna bağlı psikoz tanısı ile Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine eşi tarafından yatırıldı ve tedaviye başlandığı, rutin olarak madde bağımlılarına uygulanan idrar ve kan tahlili ile EKG istendiği, psikolojik görüşmeler yapıldığı, olay günü olan 30.03.2017 tarihinde gözlem odasına ardından kendisine ve başkalarına zarar vermemesi için tespite alınan hastada kardiyopulmoner arrest gelişip cpr uygulandığı, kalp atımı ve solunum dönmeden öldüğü olayda; İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda ölüm sebebinin uyuşturucu zehirlenmesi sonucu olduğu; travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı, madde bağımlılığı ve gelişen psikiyatrik şikayetleri ifadesiyle götürüldüğü Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde muayenesinin yapıldığı, gerekli tetkik ve konsültasyonlarının yapıldığı, hastalığının doğru tanısı konulduğu, uygun takip ve tedavisinin yapıldığı yapılan tüm işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu cihetle kişinin muayene takip ve tedavisine katılan ilgili hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı belirtilmekle; müştekilerin ifadesinde geçen ...."nin soruşturma kapsamında dinlendiği, ölene ilişkin otopsi sırasında alınan kanda yapılan incelemede kanında alkol ve sistematik uçucu madde bulunmadığı belirtilmekle birlikte kanında 5 F ADB ve metabolizi bulunduğu, hastanın günlük izleme formu bölümünde hastaneye yatırılmadan önce bonsai kullanmış olduğunun değerlendirildiği, nitekim ölenin hastaneye yatırıldıktan sonra yapılan idrar tahlilinde kanında 0.6 mg cannabinoid sentetik, 4.7 mg kokain ve 50 mg extazi olduğunun tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; kişinin ölümü ile Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi hekimlerinin takip ve tedavisi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, kişi hakkında yapılan tüm işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu cihetle kişinin muayene takip ve tedavisine katılan ilgili hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşıldığından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 07.11.2017 tarihli kararı ile anılan karara ilişkin itirazın reddine dair Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 15.01.2018 tarihli kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 15.01.2018 gün ve 2018/351 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 09.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.