Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11980 Esas 2017/1586 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11980
Karar No: 2017/1586
Karar Tarihi: 02.03.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11980 Esas 2017/1586 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/11980 E.  ,  2017/1586 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.09.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava konusu 30764 ada, 6 parsel sayılı taşınmazdaki 199/936 payın gerçek değerinin 60.000TL-70.000 TL civarında olmasına rağmen 20.06.2011 tarihinde 120.000 TL"ye satıldığını, davalının muvazaalı olarak satın aldığı bu payın gerçek değerinin belirlenmek suretiyle kendi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, yargılama sırasında sunduğu dilekçesiyle taşınmaz üzerinde fiili taksim yapıldığından davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası reddedilmiş, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri üçüncü şahsa satarsa, zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında
    sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta davalı vekili, taşınmazın fiilen paylaşıldığını, taşınmaz üzerinde payı satanların murisinden kalan bir yapı bulunduğunu, davalının ise payını edindiği paydaşa ait bu yapıya ilişkin kısmı satın aldığını beyanla taşınmazda fiili taksim bulunduğunu ileri sürmüştür. Taşınmazda paydaşlar arasında özel taksim yapılıp yapılmadığı, özel taksim yapılmış ise, davacının ve pay satan paydaşın taşınmazda payına denk gelen bölümü kullanıp kullanmadığı, ayrıca, pay satan paydaşın bölümü kullanması sırasında davacının bu bölümde hak iddia edip etmediği böylece, davalının fiili taksim savunması araştırılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.