14. Hukuk Dairesi 2016/8926 E. , 2017/1585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.05.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu"nun 747. maddesine dayalı geçit irtifakı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı; paydaş olduğu 445 parsel sayılı taşınmaz lehine 1137 parsel aleyhine yola bağlantı kurulması için geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 13.11.2014 tarih 2014/7680 Esas, 2014/12804 Karar sayılı ilamı ile davalı hazine adına kayıtlı 1137 parsel sayılı taşınmazın ikiye bölünerek ekonomik bütünlüğünün bozulması nedeni ile alternatif güzergahların belirlenmesi gereğine değinilerek bozulmuştur,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, hazine adına kayıtlı 1137 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 176,71 metrekarelik kısmında 445 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir,
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden
./..
olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
TMK 715. maddesinde sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında yararı kamuya ait yerlerden geçit hakkı kurulması mümkün değildir,
6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi uyarınca, orman sayılmayan sazlık, funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdir. Çalılık kamuya ait yer olup geçit hakkı kurulamaz. Dolayısıyla, bu nitelikteki bir yer, kişinin özgülenmesine tahsis edilemez; mutlak geçit ihtiyacı içinde olan davacı ya ait taşınmazın geçit ihtiyacı başka alternatifler üzerinden karşılanmalıdır.
Somut olaya gelince; davacının paydaş olduğu 445 parsel sayılı taşınmaz lehine üzerinden geçit hakkı kurulan 1137 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kayıt örneği incelendiğinde, 4.198,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın “Çalılık” niteliğiyle Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece; davacı ve komşu taşınmazlar ile çevre yolların hepsini gösterir denetime elverişli pafta örneği celp edilmeli, kamuya ait yerlerde geçit hakkı tesisi edilemeyeceğinden, bilirkişiler marifeti ile diğer geçit alternatifleri incelenmeli, başka parseller üzerinden alternatifler araştırılmalı, geçit oluşturulurken üzerinden geçit irtifakı kurulacak parsellere ait tapu kayıtlarından parsel malikleri tespit edilmeli, davada yer almayan bu parsel maliklerininde davada yer almaları sağlanmak üzere davacıya imkan verilmelidir.
Mahkemece; Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırı olarak belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava, 445 parsel lehine, 1137 parsel aleyhine geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
TMK"nun 715. maddesinde sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler olduğu düzenlenmiştir.
3402 sayılı yasanın 16. maddesinde de kamunun ortak kullanması veya bir kamu hizmetinin kurulmasına ayrılan yerlerle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden, hizmet mallarının ilgili tüzel kişilik adına tespit edileceğini, mera, yaylak, kışlak v.d. gibi ortak mallarının özel siciline yazılacağını, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin tescil ve sınırlandırmaya tabi olmadığı düzenlenmiştir.
Bir başka ifadeyle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler tescile tabi değildir.
Somut olayda; 1137 nolu parsel Hazine adına tespit ve tescil edilmiş olup, kamu malı değildir. Tescil edilmekle artık Hazinenin özel mülkü olmuştur. Çalılık vasfı, taşınmazın özel mülk olma niteliğini değiştirmez.
Bu durumda sayın çoğunluğun daha uygun güzergah araştırılması için bozma gerekçesine katılmakla birlikte 1137 sayılı parselin kamu malı olduğu gerekçesine katılamıyoruz.
.