Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/176
Karar No: 2021/2619
Karar Tarihi: 28.04.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/176 Esas 2021/2619 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının turizm kredisi alacağı için vekil tayin ettiği kişiyi yanıltarak taşınmazları devraldığını ve ipotek tesis ettirdiğini iddia ederek tapu kayıtlarının iptal edilmesi ve kendi adına tescil edilmesini talep etmiştir. Birleştirilen davada ise dava konusu taşınmazlar üzerine ipotek konulmasından dolayı zarara uğradığını ileri sürmüştür. Mahkemece verilen karar Daire tarafından bozulmuştur. Yapılan yeniden yargılama sonucunda asıl davanın kısmen kabul edilerek feragat edilen taşınmazlar yönünden reddine; birleştirilen davanın kısmen kabulü ile ipotek bedeline ilişkin istemin kabulüne karar verilmiştir. Kararda HMK'nın 125. maddesi gereğince seçimlik hak kullanılmış olup taşınmazın bedeli ile birlikte yasal faizinin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiştir. Ancak hükümde yazım hatası yapılmış ve satış tarihi yanlış yazılmıştır. Bu nedenle hüküm A bendinin 3. fıkrasındaki \"\"22/04/1988\"\" ibaresi hükümden çıkarılarak yerine \"\"02/04/1998\"\" ibresinin yazılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bu şekliyle düzeltil
1. Hukuk Dairesi         2021/176 E.  ,  2021/2619 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalının şirketin eski yetkilisini turizm kredisi alacağına ikna ederek yanında çalışan dava dışı ...’yı ...2.Noterliğinin 25/03/1998 tarih ve 10458 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin ettirdiğini, bu vekaletnamenin kredi temini için verildiğini ancak davalının 02/04/1998 tarihinde 45, 46, 47, 48 ve 2 nolu bağımsız bölümleri vekil ...’dan devraldığını, 22/04/1998 tarihinde 49 ve 50 nolu bağımsız bölümleri adına tescil ettirdiğini, davalının bu taşınmazlar üzerine Vakıf Deniz Finansal Kiralama A.Ş. lehine ipotek tesis ettirerek 25.000.000.000 TL.kredi kullandığını ileri sürerek 3178 parsel sayılı taşınmazdaki 2, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 nolu bağımsız bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini istemiş, 12/05/1999 tarihli dilekçesi ile dava konusu 49 ve 50 nolu bağımsız bölümlerin 08/06/1998 tarihinde dava dışı ...’a temlik edildiğini, bu nedenle her türlü tazminat ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile bu bağımsız bölümler ile ilgili taleplerinden feragat ettiklerini belirtmiştir.
    Birleştirilen davada davacı, asıl davaya konu 2, 46, 48, 45 ve 47 parseller üzerine 09.6.1998 tarihinde ipotek tesis edildiğini ve asıl dava kabul edilse dahi ipotek nedeniyle zarara uğratıldığını, 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazların ise 08.06.1998 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye temlik edildiğini ileri sürerek 3. kişiye temlik edilen taşınmazların değeri ile üzerine ipotek tesis edilen taşınmazların ipotek bedelleri olarak toplam 35.000.000.000 ETL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "...Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı şirkete ait dava konusu 42, 46, 47 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı ..."e temlik edildiği saptanarak davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,...Birleştirilen davaya gelince, 49 ve 50 nolu bağımsız bölümlerin kat irtifakına isabet eden 300/11296 payın vekil ... tarafından temlik edilmediği, 22.4.1998 tarihinde bizzat şirket yetkilileri .. ve ... tarafından davalı ..."e satıldığı ve anılan satışın hileli olduğu iddiasının da kanıtlanamadığı açıktır. Bu durumda anılan taşınmazların bedelinin davalılardan istenmesi mümkün değildir. Öte yandan birleştirilen davada davacı dava konusu taşınmazlar üzerine ipotek konulması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek bir bedel istemiştir. Ne var ki mahkemece istek yanlış değerlendirilerek 49 ve 50 nolu bağımsız bölümlerin bedellerine hükmedilmiş olmasının doğru olduğu söylenemeyeceği gibi birleştirilen davada faiz isteğinde bulunulmadığı halde faize hükmedilmesi de isabeteli değildir. Hal böyle olunca öncelikle asıl davada 49 ve 50 nolu bağımsız bölümler yönünden davadan feragat edildiği dikkate alınarak bu bağımsız bölümler yönünden karar verilmesi, 45 nolu bağımsız bölüm yönünden 6100 sayılı HMK"nun 125. maddesinin uygulanması ve sonucuna göre hüküm kurulması, birleştirilen dava bakımından ise tapusu iptal edilen bağımsız bölümler üzerindeki ipotek bedellerinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davanın kısmen kabulü ile feragat edilen taşınmazlar yönünden reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile ipotek bedeline ilişkin istemin kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    -KARAR-
    Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil ve bedel, birleştirilen dava bedel ve tazminat isteklerine ilişkindir.
    Dosya içeriğine ve toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan inceleme sonucunda asıl davada 2, 46, 47, 48 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptal-tescil isteminin, 45 nolu bağımsız bölüm bakımından ise bedel isteminin kabulüne; 49 ve 50 nolu bağımsız bölümler yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ..."in bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
    Ancak, bilindiği ve 6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere (1086 sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
    Somut olayda; asıl davaya konu 45 nolu bağımsız bölüm bakımından davacı taraf HMK"nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını bedel yönünden kullanmış olup, mahkemece anılan taşınmazın bedeli olan 11.000,00-TL"nin davalı ..."den satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen hükümde hatalı şekilde satış tarihi olarak 22.04.1988 yazıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde yeniden infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, 45 nolu bağımsız bölümün satış tarihi 02.04.1998 olmasına rağmen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde faiz başlangıç tarihinin 22.04.1988 olarak hükme yazılması da doğru değildir.
    Ne var ki, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün A bendinin 3. fıkrasındaki ""22/04/1988"" ibaresi hükümden çıkarılarak yerine ""02/04/1998"" ibresinin yazılmasına; davalı ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi