MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 301 ada 1 parsel sayılı 8.519,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına; 301 ada 4 ve 17 parsel sayılı 8.518,46 ve 8.284,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı gerekçelerle davalı ... adına; 301 ada 18 parsel sayılı 3.035,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz aynı gerekçelerle davalı ... adına; 306 ada 1 parsel sayılı 12.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibeye dayanılarak bir kısım davalılar murisi ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına, miras yoluyla gelen hakka ve taksime dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve dava konusu taşınmazların tespit gibi davalılar adına tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-c maddesi gereğince hukuki değerini kaybettiği ve zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının da mülkiyet belgesi niteliğinde olmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun olmadığı gibi, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, 3402 sayılı Kadastro Yasası"nın 13/B-c maddesi gereğince tapunun hukuki değerini kaybettiğinden söz edilebilmesi için tapu kayıt malikinin ölümünden sonra taşınmazın kayıt maliki ya da mirasçıları dışında üçüncü kişilerin nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetlikleri altında bulunması gerekir. Somut olayda, tapu kayıt maliklerinden olan davacının murisi ... oğlu ... 1954 yılında vefat etmiş olup, keşif sırasında alınan tanık ve bilirkişi beyanlarına göre 1950’li yıllardan sonra çekişmeli taşınmazların her iki tarafın da nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetlikleri altında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının davacının murisi ...’nın payı yönünden hukuki değerini kaybettiğinden sözedilemeyeceğinden, uyuşmazlığın öncelikle mülkiyet belgesi niteliğindeki tapu kaydına göre çözümlenmesi, bu kapsamda da gayri sabit sınırlı olan tapu kaydının miktar itibariyle dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığının yöntemince belirlenmesi gerekir. Ne var ki, Mahkemece bu doğrultuda yapılan inceleme ve araştırma da hüküm vermeye yeterli değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kadastro sırasında başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ait onaylı kadastro tutanak örnekleri ve dayanakları ile tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilerek dosyasına konulmalı, dayanılan tapu kaydının kapsadığı alanı dış sınırları itibariyle çevreleyen komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanakları ile varsa haritaları dosyaya getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, davada yararı bulunmayan ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile bir fen ve bir ziraat bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte davacı tarafın dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte ayrı ayrı okunup hudutları yerel bilirkişilerce zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, fen bilirkişisine, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında tek tek işaretlettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tanık sıfatıyla tespit bilirkişilerinin tümü dinlenilmeli, daha sonra fen bilirkişisine uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösteren, önceki teknik bilirkişi raporlarını irdeleyen ve keşfi takibe imkan veren ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, dayanılan tapu kaydının genişleyebilir ve değişebilir sınırlı olması sebebiyle miktarıyla geçerli olacağı dikkate alınarak 3402 sayılı Yasa’nın 20.maddesi uyarınca sabit sınırlardan başlanmak suretiyle kapsamı belirlenmeli, yapılacak inceleme sırasında dayanılan tapu kaydının revizyon gördüğü tüm taşınmazlar birlikte değerlendirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.