21. Hukuk Dairesi 2015/12294 E. , 2016/1752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre,davalının ve davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 10.03.1997-27.05.2005 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde bahçıvan olarak eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı işverence davacı adına 01.06.1997 tarihinden itibaren 23.05.2003 tarihine kadar kısmi bildirim yapıldığı, 23.05.2003-25.05.2005 tarihleri arasında kesintisiz bildirim yapıldığı, 2001-2005 yılları arasında bazı aylara ait imzalı maaş bordrolarının olduğu, mahkemece ispatlanamadığından 01.06.1997 öncesi ile imzalı maaş bordrolarının olduğu 2001 sonrasının reddedildiği, ancak bu dönemde imzalı maaş bordrosunun olmadığı ayların tespit edilmediği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, mahkemece 01.06.1997 öncesinin ve imzalı maaş bordrolarının olduğu eksik bildirilen sürelerin reddi doğru olsa da 2001-2003 yılları arsında imzalı ücret bordrosu olmayan dönemlerin ve kısmi bildirim arasındaki boşlukların saptanarak kamu tanıklarının da çalışmanın kesintisiz olduğunu doğruladığı anlaşılmakla imzalı maaş bordrolarının olmadığı süreler de de davalı işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de 2009/Nisan ayında 20 gün eksik bildirildiği halde, maddi hata sonucu 29 gün eksik bildirildiğinin tespitine karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.