23. Hukuk Dairesi 2014/10883 E. , 2016/3397 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı...murisi arasında 1987 yılında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafından tapu devirlerinin yapılmaması üzerine, müvekkilince açılan tapu iptal ve tescil davasında, sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmış olduğu ve inşaatın geldiği seviye itibariyle de sözleşmeye geçerlilik tanınamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiğini, anılan kararın 01.04.2009 tarihinde kesinleştiğini, davalının, arsa üzerine müvekkilince yapılan imalatın bedelini ödemediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 28.500,00 TL"nin 01.08.1987 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının inşaatı tuğla duvar haline getirdikten sonra terk ettiğini, inşaatın müvekkili tarafından tamamlandığını, davacının tapu iptali tescil davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, terditli olarak alacak isteminde de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının daha önce açtığı tapu iptal ve tescil davasında...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin...kilde yapılmış olması ve yüklenicinin yaptığı imalatın seviyesi dikkate alınarak, davanın reddine karar verildiği, kararın 01.04.2009 tarihinde kesinleştiği, davacının tapu iptal ve tescil istemli davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ya da terditli olarak açmadığı, eser sözleşmesinden kaynaklı istemlerin 5 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, davalının süresinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu, sözleşmenin 1987 yılında imzalandığı, eldeki davanın 02.09.2010 tarihinde açıldığı, bu haliyle davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça, 24.03.1987 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine düşen bağımsız bölümün adına tescili istemiyle 26.08.1996 tarihinde açılan davada....Asliye Hukuk Mahkemesi"nin.... davacı yüklenicinin işi %57 seviyesinde bıraktığı, kalan işin arsa sahibince tamamlandığı, taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğu, inşaatın geldiği seviye itibariyle de geçerlilik kazanmadığı, bu haliyle, yüklenicinin tapu iptali ve tescil isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek 01.04.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
İşbu davada ise geçersiz sözleşmeye dayalı olarak arsa üzerine yüklenici tarafından yapılan imalatın bedelinin tahsili talep edilmiştir. Önceki tapu iptal ve tescil davasının konusu ile talep sonucu, eldeki davadan farklı olduğundan, önceki davanın, 818 sayılı BK"nın 133/2. maddesi uyarınca zamanaşımını kestiği ve buna bağlı olarak aynı yasanın 135. maddesi uyarına yeni bir zamanaşımı süresinin başladığı kabul edilemez.
Öte yandan, davacının zilyetliğinde bulunan bağımsız bölümle ilgili imalat bedeli alacağı yönünden, zamanaşımı def"inde bulunulmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu söylenebilir ise de, somut olayda taraflar arasındaki sözleşme geçersiz olduğundan ve davacının zilyetliği haklı bir nedene dayanmadığından, sözleşmenin geçerli ve ifa edilmesi durumunda uygulanan bu ilkenin somut olay bakımından uygulanması da mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece, önceki tapu iptali ve tescil davasının bu gerekçeyle zamanaşımını kesmeyeceğinin kabul edilmesi gerekirken, o davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ya da terditli olarak açılmadığı gerekçesiyle, zamanaşımını kesmediği sonucuna varılması doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, taraflar arasındaki 24.03.1987 tarihi adi yazılı sözleşme uyarınca, davacı tarafça, inşaatın %57 seviyesine kadar getirildiği ve 1989-1990 yıllarında inşaatı bu seviyede bıraktığı....dosyasında yapılan yargılamada belirlenmiştir. Sözleşmenin geçerli hale gelmediği olgusu anılan bu tarihlerde ortaya çıkmış olduğundan, davacı yüklenici, ancak inşaatı terk ettiği bu tarihlerden itibaren imalat bedeli alacağını talep edebilir. Diğer bir anlatımla, geçersiz sözleşmeye dayalı iade alacağının bu tarihlerde muaccel hale geldiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece, zamanaşımının başlangıç tarihinin sözleşmenin imzalandığı 1987 tarihi olarak kabul edilmesi de isabetsiz olmuştur.
Ayrıca, gerekçeli karar başlığında, yargılama aşamasında vefat ettiği anlaşılan davalı mirasçılarının vekillerinin ismine yer verilmesi gerekirken, davalı mirasçıları vekillerinin isminin yazılmamış olması, HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuştur.
Ne var ki, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek onanması, gerekçeli karar başlığında davalı mirasçıları vekillerinin isminin yazılması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ONANMASINA, gerekçeli karar başlığında davalı mirasçıları ve vekillerinin isimlerinin işbu onama ilamı başlığındaki gibi yazılmasına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.