Esas No: 2010/31
Karar No: 2010/206
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2010/31 Esas 2010/206 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2010/31 E., 2010/206 K.
"İçtihat Metni"
Davacı : A. Ç.
Vekili : Av. İ. K. K.
Davalı : H. Ç.
Vekili : Av. Ş. T. Ç.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, Türkeli İlçesi, Oymayaka Köyü"nde heyelan olduğunu ve bu heyelan sonucu hak sahibi olan davacıya Türkeli İlçesi"nden konut verildiğini, Oymayaka Köyü"nde heyelana uğramış olan evin sadece davacıya ait olduğunu, davacının kardeşi olan davalının sonradan yaptığı müracaat ile bu evde kendisini de hak sahibi yaptığını ve buna göre bu ev üzerinde davalının ve davacının 12 hisse ile haklarının olduğunu, bunun ise doğru olmadığını, eğer davalıya hak veriliyor ise, bu durumda diğer tüm kardeşlere de hak verilmesi gerektiğini, zaten tarafların diğer kardeşlerinin de feragatname ile davacı lehine feragat ettiklerini ve haklarından davacı lehine vazgeçtiklerini, bu yer üzerinde 7 kişinin hakkının olması gerektiğini ve diğer kardeşler hisselerinden davacı lehine feragat ettikleri için davalının hissesinin 17 olması gerektiğini, aslında bu yerin sadece davacıya ait olduğunu, ancak, davalı taraf için kazanılmış hak doğduğundan, hissesinin düşürülmesi gerektiğini, bu sebeple, bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazda davalının 17, davacının 67 oranında hak sahibi olduğunun tespitine, tapu kaydına bu şekilde tesciline, mevcut tapu kaydı olması halinde iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
TÜRKELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 17.6.2009 gün ve E:2008/157, K:2009/146 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türkeli İlçesi, Oymayaka Köyü"nde heyelan olduğunu, bu nedenle müvekkiline Türkeli İlçesi"nden konut verildiğini, Oymayaka Köyü"nde heyelana uğramış olan evin sadece müvekkiline ait bulunduğunu, davalı tarafın daha sonraki müracaatı ile bu ev üzerinde hak sahibi olduğunu, bu ev üzerinde 1/2 hisse ile müvekkili ile davalı hak sahibi görünüyor ise de; davalının hak sahibi olmasının mümkün olmadığını, hak sahibi ise diğer mirasçıların da hak sahibi olacağını, diğer mirasçıların müvekkili lehine feragat ettiğini, bu yer üzerinde 7 kişinin hak sahibi olması gerektiğini, bu durumda da davalının 1/7 oranında hisse sahibi olacağını, aslen bu yerin tamamen müvekkiline ait olduğunu, ancak, davalı tarafından kazanılmış bir hak bulunduğundan, bu hak oranının düşürülmesi gerektiğini ileri sürerek dava konusu taşınmaz üzerinde 1/7 oranında davalının, 6/7 oranında ise müvekkilinin hak sahibi olduğunun tespitine, tapuya bu şekilde tesciline, mevcut tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin duruşmaya katılarak dava dilekçesini aynen tekrar ettiği, açmış oldukları davanın tapu iptal ve tescil davası olduğunu, davalı tarafın iddia ettiği şekilde Samsun İdare Mahkemesi tarafından verilen kararın müvekkili taraf olmadığı için müvekkili açısından ve iş bu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmediğini, İdare Mahkemesinin kararında sadece davalının hak sahibi olduğuna karar verildiğini, ancak dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin diğer kardeşlerinin müvekkili lehine haklarından feragat ettiklerini, dolayısıyla dava dilekçelerinin talep kısmında belirttikleri dava konusu taşınmaz üzerinde davalının 1/7 payının, müvekkilinin ise 6/7 oranında hak sahibi olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ettiği, davacı beyanında özetle; dava konusu evi 1974 yılında yaptırdığını, ancak evi babasının üzerine kayıt ettirdiğini, daha sonra nasıl olduysa diğer kardeşlerinin de gelip evde hak sahibi olduklarını iddia ettiklerini beyan ettiği, davalı beyanında özetle; Köydeki evlerinin 1989 yılında heyelan sonucu yıkıldığını, bu nedenle Devlet tarafından babası adına kayıtlı evin yaptırıldığını, daha sonra kardeşleri A. Ç., Z. Ç., B. Ç."in paylarını kendisine verdiklerine dair feragat yazısı imzaladıklarını, bu yazı doğrultusunda Bayındırlığa müracaat ettiklerini ve evin 1/2 sinin A. Ç."e, 1/2 sinin de kendisine ait olduğunu beyan ettiği, davalı vekili beyanında özetle; müvekkilinin beyanlarını aynen tekrar ettiğini, açılan davanın tapu iptal ve tescil davası olduğunu, müvekkilinin İdare Mahkemesinde açmış olduğu dava neticesinde İdare Mahkemesinin müvekkilinin lehine karar verdiğini, bu kararında Danıştay denetiminden geçerek onandığını, kararın neticesinde de 2008 yılında idari işlem tesis edilerek müvekkilinin hak sahibi olduğuna karar verildiğini, yapılan idari işlemin ilan edildiğini, bu durumdan davacının da haberdar olduğunu, bu idari işleme karşı iptali maksadı ile herhangi bir dava açılmadığını, davacının iddia ettiği müvekkilinin kardeşlerinin feragat beyanlarının idari işlem tesisinden önce dosya içerisinde mevcut bulunduğunu, bunlarda dikkate alınarak hak sahipliğinin tespit edildiğini, müvekkilinin bu karara istinaden taşınmazı kullandığını, ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydının bulunmadığını, Bayındırlık Bakanlığı"nın yapmış olduğu afet konutlarını hak sahiplerine teslim ettiğini ve belirlenen sürede ücretin yatırılması halinde ilgili hak sahibine tapu kaydının verildiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmaz ile ilgili borçlandığını ve ödemelerini yapmakta olduğunu, henüz bu yerin tapu kaydının bulunmadığını, dolayısıyla tapusu bulunmayan bu taşınmaz hakkında tapu iptal davasının açılamayacağını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, Samsun İdare Mahkemesi"nin 2004/136 Esas, 2005/281 Karar nolu ilamının incelenmesinden; davacısının H. Ç., davalı tarafın ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olduğu, Sinop İli Türkeli İlçesi Oymayaka Köyü"nde meydana gelen heyelan afeti sonucunda hak sahibi olan K. Ç."in sonradan vefat etmesi üzerine, idarece teşekkül ettirilen Ölü Hak Sahipleri İnceleme Komisyonu"nun 16.1.2004 günlü kararında ölenin afetzedeliğine ilişkin hakkından dolayı mirasçı A. Ç."in hak sahibi kabul edilmesine karşın davacı H. Ç."in talep ve taahhütname vermediği için hak sahibi kabul edilmemesine ilişkin işlemin iptali konulu dava olduğu, işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın da Danıştay Onbirinci Dairesi"nin 2005//2694 Esas, 2006/1697 Karar nolu kararı ile onandığının anlaşıldığı, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü"nün 23.2.2004 tarih ve B.09A.İLM.4.57.00.10/6/470 sayılı ve haksahipliği yazılarından, K. Ç. mirasçılarından M. K., B. Ç., F. Y., R. Y., Z. D."ın feragat nedeniyle, A. Ç. ve H. Ç."in de talep ve feragatın verilmemesi nedeniyle hak sahibi kabul edilmediği, yine Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü"nün 12.6.2006 tarih ve B.09A.İLM.4.57.00.10/220/ 1784 sayılı yazıları ile Samsun İdare Mahkemesi"nin kararı ile, dava konusu konut için H, Ç."in ve A. Ç."in müşterek hak sahibi olduğunun Oymayaka Köyü Muhtarlığına bildirildiği, 15 gün süre ile ilan edilmesinin ve ilgili kişilerin Ziraat Bankası Şubesi"ne açık borçlandırma yapmasının ve borç senetlerinin kendilerine gönderilmesinin istendiğinin anlaşıldığı, Türkeli Kaymakamlığı"na yazılan müzekkereye verilen cevapta; dava konusu taşınmazda A. Ç. ile H. Ç."in hak sahibi olduğunun bildirildiğinin anlaşıldığı, Türkeli Tapu Sicil Müdürlüğü"ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; Türkeli İlçesinde yapılan afet konutlarının henüz dağıtımının yapılmadığının, Kazım oğlu H. Ç. adına bir tapu kaydına rastlanmadığının bildirildiği, yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ile birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı ve davalının kardeş oldukları, Oymayaka Köyü"nde meydana gelen heyelan sebebi ile heyelandan etkilenen hak sahiplerinin tespit edildiği ve tarafların babaları K. Ç."in 5.10.1989 tarih ve 7646 sayılı Afet İşleri Genel Müdürlüğü kararı ile hak sahibi olarak belirlendiği, mirasçıların ilk önce davalı H. Ç. adına haklarından feragat ettikleri, daha sonra ise davacı A. Ç. lehine önceki feragatlerinden döndükleri, Ölü Hak Sahipliği Komisyonu"nun 16.1.2004 tarihli kararı ile, davalı H. Ç."in yasal süresi içerisinde taahhütnamede bulunmadığı gerekçesi ile hak sahibi olarak kabul edilmediği, bu işleme yönelik davalının açmış olduğu iptal davasının Samsun İdare Mahkemesi"nin 2004/736 E, 2005/285 K sayılı ilamı ile kabul edildiği, kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği, idarece mahkeme kararı doğrultusunda yeniden işlem tesis edilerek Mahalli Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu"nun 18.4.2008 tarihli kararı ile davalı H. Ç."in hak sahibi olarak kabul edildiği, davaya konu taşınmazın henüz ödemeleri devam ettiğinden tapu kaydının bulunmadığı, dolayısı ile dava dilekçesinde belirtildiği şekilde tapu kaydının iptaline imkan bulunmadığı, davacı vekilinin, hak sahipliğinin 1/2 oranında müvekkili ve davalı adına olduğunu, esasında bu hak sahipliğinin 6/7 oranında müvekkili adına 1/7 oranında ise davalı adına olması gerektiğini beyan ettiği, davacının taleplerine dayanak yapılan işlemin Mahalli Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu"nun 18.4.2008 tarihli kararı ile davalı H. Ç."in hak sahibi olarak kabul edilmesi işlemi ve davalının payına yönelik olduğu, açılan davanın adli yargıda görülebilmesi için öncelikle bu idari işlemin iptali gerektiği, çünkü davacının dava dilekçesinde belirttiği muris K. Ç."in davacı ve davalı dışındaki mirasçılarının paylarından feragat ve bu feragatlerden rücu beyanları dosya kapsamında mevcut olduğundan, bu durumların idari işlem tesis edilirken göz önünde bulundurularak buna göre işlem tesisi gerektiği, davalının pay sahibi kabul edilmesine dair işlemin idari yargının görev alanına girmesi sebebi ile yargı yolu yokluğu sebebi ile davanın reddine karar verilmesinin icap ettiği gerekçesiyle davacının davasının dava konusu taşınmaz hakkında idari işlem tesisi sebebiyle yargı yolu yokluğu sebebiyle reddine, istem halinde karar kesinleştikten sonra dosyanın yetkili ve görevli Samsun İdare Mahkemesi"ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, dava konusu olan taşınmazda davalının 17, davacının 67 oranında hak sahibi olduğunun tespitine, tapu kaydına da bu şekilde tesciline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
SAMSUN 2. İDARE MAHKEMESİ; 30.12.2009 gün ve E:2009/1269 sayı ile, davanın, davacının 1/2 hisse ile hakkı olduğu konut niteliğini haiz taşınmazda davalının 1/7, kendisinin 6/7 oranında hak sahibi olduğunun tespiti ile tapu kaydına da bu şekilde tesciline karar verilmesi istemiyle açıldığı, dosyanın incelenmesinden, davacının iş bu davaya konu talebiyle ilgili olarak 6.10.2008 tarihinde Mahkeme kayıtlarına alınan dilekçeyle açtığı dava sonucunda Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 17.6.2009 günlü ve E:2008/157, K:2009/146 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verdiği ve bu kararın 11.9.2009 tarihinde kesinleşmesi sonrasında aynı istemle Mahkemeleri nezdinde iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, uyuşmazlığa konu olayın, davalının gerçek şahıs H. Ç. olarak gösterildiği hususu da birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazdaki hisse oranının tespiti ve tapu kaydına tescili isteminden doğduğu anlaşılmış olup, bu haliyle tapu kütüğüne tescil, hisse oranının tespiti gibi mülkiyet hakkından doğan ve özel hukuk hükümlerine tabi olan iş ve işlemlere karşı adli yargı yerinde dava açılması gerektiğinden, iş bu davada idari yargı yerinin görevli olmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevsizlik kararı veren ve bu görevsizlik kararı kesinleşen adli yargı yerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine ve bu davanın Uyuşmazlık Mahkemesi"nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU"nun katılımlarıyla yapılan 1.11.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa"nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA"nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, uyuşmazlık konusu taşınmazda davalının 17, davacının 67 oranında hak sahibi olduğunun tespitine, tapu kaydına da bu şekilde tesciline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, "1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" denilmiştir.
İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanısıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, gerçek kişi aleyhine açılan tespit ve tapu tescil davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.
Buna göre, uyuşmazlık konusu taşınmazda davalının 17, davacının 67 oranında hak sahibi olduğunun tespitine, tapu kaydına da bu şekilde tesciline karar verilmesi istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 2.
İdare Mahkemesi"nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 17.6.2009 gün ve E:2008/157, K:2009/146 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.